HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 18 EKİM 2024, CUMA

Atatürk her yıl Çanakkale şehitlerine mevlit okutmuştur

Aşağıda birkaçına yer verdiğimiz Allah'ın yardımının delili mucizeler ancak büyük bir iman sahibi kumandana gelebilir
10.02.2022 12:09
Atatürk her yıl Çanakkale şehitlerine mevlit okutmuştur
Atatürk her yıl Çanakkale şehitlerine mevlit okutmuştur
Mustafa Kemal'in hayatında çok önemli bir yeri olan Çanakkale muharebelerinde yaşanan ve pek çok kişinin şahitlik ettiği olağanüstü haller ile yine birçok kişinin gördüğü yeşil sarıklıların yardımı konusu O'nun üstün maneviyatının ifadesidir.

Allah'a inanmayan birine böyle bir manevî yardım gelebilir mi?

Savaşın çetinliğine dikkat ediniz:

Tarih: 3 Kasım 1914...

Aşağıda birkaçına yer verdiğimiz Allah'ın yardımının delili mucizeler ancak büyük bir iman sahibi kumandana gelebilir.

Elbette yaşanılan ve pek çok askerin şahit olduğu en büyük olağanüstü hal, bulutun içerisinde yok olan İngiliz taburudur.

Yeni Zelanda keşif birliği 3.takımından olan R. Reichart, K. Newnes, J. L. Newman adlı askerlerin, emekli asker lokalinde anlattıkları şöyledir:

"... Birkaç yüz kişiden oluştuğunu sandığımız İngiliz alayı First Fort Norfolk'un bu çökmüş yolda ve dere boyunca 60. tepeye doğru ilerlediklerini fark ettik. 60. tepedeki birlikleri takviye gidiyor gibiydiler.

Ancak söz konusu buluta ulaştıklarında hiçbir çekince göstermeksizin doğrudan doğruya bulutun içine yürüdüler. Fakat sonunda 60. tepe üzerinde yayılıp savaşmak üzere kimse ortaya çıkmadı. Bir saat sonra yürüyüş kolundaki son askerlerde bulutun içerisinde kaybolduktan sonra aynı bulut ya da sis yavaşça yükselmeye başladı ve raporun başında belirttiğimiz gibi diğer bulutların yanına katıldı.

Tüm bu süre zarfında bu bulut grubu aynı yerde kalmıştı ve o tuhaf yer bulutu kendi düzeylerine yükselir yükselmez hepsi birlikte Trakya'ya doğru ilerlemeye başladılar. Kırk beş dakika içerisinde de kayboldular."

Bu konu, "Sandringham bölüğü yok oldu" "Sandringham taburu yok oldu" veya "Sandringham alayı yok oldu" şeklinde başlıklarla yerel gazete makalelerinde yer bulmuştur.

Bayram namazının kılınışındaki olağanüstü hal de çok enteresandır.

1915 yılının Temmuz ve Ağustos aylarına rast gelen Ramazan ayının tamamını oruçlu geçiren Mehmetçiğin bayram namazını kılması:

"Gelibolu'da oturmakta idim. Çanakkale'de 9. Tümen teşekkül edince gönüllü olarak kıtaya kaydoldum. Savaş ilerledikçe din görevlilerinin yerleri de belirsiz olmuştu.

Bizim gibi gençler (o zaman 28 yaşındaydım) savaşın içinde görev yaparken, yaşlılar sargıyeri ve hastanelerde görev ifa ediyorlardı.

Ben, Seddülbahir cephesinden savaş bitinceye kadar hiç ayrılmadım.

Miladi 1915 yılında Ramazan 13 Temmuz Salı günü başlamış, 11 Ağustos Çarşamba günü bitiyordu. Arefe günüydü, cephe kumandanı Vehip Paşa beni çağırdı. 'Hafız, askerin bir talebi var. Yarın Ramazan bayramı, sabahleyin hep beraber bayram namazı kılmak istiyorlar. Eratın toplu halde bulunmaları tehlikeli ve düşman için bulunmaz bir fırsattır. Tekliflerini kabul etmedim. Sen de münasip bir dille anlatırsın' dedi.

Atatürk her yıl Çanakkale şehitlerine mevlit okutmuştur


Paşa'nın yanından ayrılmıştım ki, zamanın ulularından gözü gönlü Hak adına bağlanmış ârif, zarif bir zat çıktı karşıma, bana dedi ki: 'Sakın ola ki erata bir şey söyleme, gün ola hayrola! Allah ne derse o olur.'

12 Ağustos Perşembe günü Ramazan bayramının sabahı erken kalktım. Türk askerleri, bayram namazını mutlaka eda edeceklerdi. Aynı göle dökülen sular gibi Allah sevgisinde birleşen yüzlerce asker de ayakta idi.

Hak katında birlikte secdeye varacaklardı. Hep beraber başımızı göğe kaldırdık, beyaz bulutlar göründü.

Biraz sonra da bu bulutlar yere çöktü. Herkes Allahuekber deyip yüzlerini toprağa sürdü. Hepimizin içinde ince bir huzur çöreklenmiş ve Yüce Allah bizi bulutlar arasında görünmez hale getirmişti.

Bir gün önce karşıma çıkan kişi askerin önünde imam olarak duruyordu. Sonra, Hazret-i Kur'an'dan Fetih sûresinin 1'den 9'a kadar ayetlerini okudu. Sonra iki rekat bayram namazı eda edildi.

Namaz bitiminde yüzlerce asker hep birden la ilahe illallah- Muhammedür-Resûlullah sözlerini devamlı tekrarlıyorlardı.

Sonra kısa bir sessizlik oldu ve arkasından düşman siperlerinden yükselen Allahuekber Allahuekber sesleri bize kadar bir uğultu şeklinde geldi.

Daha sonra öğrendik ki, İngiliz sömürgesinin Müslüman askerleri, Türk askeri karşısında savaştıklarını duyunca isyan etmişler ve derhal geriye alınıp cepheden uzaklaştırıldılar." 

"15 Temmuz sıcak bir yaz günü, bir taraftan düşmanın ateşi, öte yandan güneşin harı kavurur yarımadayı... Mehmetçiğin en büyük ihtiyacı su olur o günlerde. Cepheye yeni sevk edilen bir bölük asker, Bigalı köyüne doğru yola çıkarılır.

Askerlerimize susuzluğun harareti tam çökmek üzeredir ki, yolun sol tarafında sakallı bir dede seslenir onlara: 'Gelin evlatlarım, soğuk su vereyim. Gelin doldurun mataralarınızı.'

Koşarlar o tarafa doğru geri kalıp susuz kalmamak için gizli br yarış başlar aralarında. Bir de bakarlar ki çeşme akmıyor. (Bu çeşme halen var olup Haziran gelince suyu kesilir).

Dedenin elinde toprak testi vardır ama o da taş çatlasa 10-15 litre su alır. Hiç 300-400 kişiye ufacık testinin suyu yeter mi?

Kaşıkçı Dede, 'Acele etmeyin yavrularım, için kana kana, doldurun mataralarınızı' der.

Ladikli Ahmed Efendi hiç acele etmez ve hep en sonu bekler. Anlaşılan haberdardır bazı şeylerden. Nihayet herkes matarasını doldurur ama su bitmez.

Ahmed dayanamaz sorar: 'Dede senin adın nedir?' 'Kaşıkçı Dede derler evladım bana. Kilitbahir köyünde oturururum. Evladım cephede yaralanırsan matarandaki sudan döküver yarana. Biiznillah şifa bulursun' der. Ahmed bu sözü unutmaz ve matarasındaki suyu saklar.

Bir müddet sonra arkadaşlarıyla beraber yaralanır, aklına mataradaki su gelir, döker kendi ve arkadaşlarının yaralarına; şifa bulurlar.

Çok geçmeden bir daha yaralanır ancak yarası ağırdır su da bitmiştir. Eceabat'taki vapur hastaneye getirilir.

Biraz iyileşince, Soğanlıdere'deki asker ağabeyini ziyaret etmek üzere bir günlük izin alır.

Ağabeyinin şehit olduğunu öğrenir. İçinde fırtınalar kopar ve o duygularla dönerken Kilitbahir köyüne uğrar. Kaşıkçı Dede'yi sorar birkaç kişiye. 'Yüzlerce yıl önce yaşamış bir evliyanın kabri var. Biz ona Kaşıkçı Dede deriz' derler. O mübarek Allah dostunun kabrini gösterirler."

Mustafa Kemal, her yıl Çanakkale şehitleri için Mevlid okutmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş, Hoş Geldin Atatürk eseri sh: 197)
 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--



logo

   E-posta: bilgi(@)kadirga.com.tr
Tüm hakları Kadırga TV adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr