HOŞGELDİNİZ! BUGÜN 18 MAYIS 2024, CUMARTESİ

Milli iradenin yıldönümü

23.04.2023 00:00
Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 23.04.2012 tarihli yayımlanan yazısıdır
 
Türk olmakla gurur duyarak anlattığımız şanlı tarihimizin altın sayfaları ne de çoktur.
 
Yedi düvele karşı verilen bağımsızlık mücadelesi yokluktan yeniden var olan bir milletin dirilişidir.
 
Kahramanlık destanları, fedakârlık timsali Türk milletini anlatmakta aciz kalmaktadır.
 
Şanlı tarihimizde dönüm noktalarından biri de 23 Nisan 1920'dir.
 
Bu tarih, millet iradesine dayalı Meclisin açıldığı gündür.
 
Öyle ki, Millet Meclisi henüz tam bağımsızlık kazanılmadan faaliyete geçirilmiştir.
 
19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a ayak basması ile başlayan Kurtuluş Savaşı henüz nihayete erdirilmeden açılan Meclis, millet iradesinin ne kadar önemli olduğunun işaretidir.
 
Bölgelerinden seçilerek gelen delegeler ile oluşturulan Meclis, "genç Türkiye Cumhuriyetinin temellerini atmak" demekti.
 
Bağımsız bir devlet dendiğinde yasama, yürütme, yargı erklerinin başka bir güçten etkilenmeden faaliyet gösterebilmesi anlaşılır.
 
Egemenlik ise, çoğunlukla yasama erkinin yani meclisin hür bir irade ile faaliyette bulunmasını ifade etmektedir.
 
Bu gerekçe ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazmaktadır.
 
AB üyeliğine kabul sürecinde talep edilenler, milli iradeyi temsil eden bu Mecliste maddeleşmektedir.
 
Avrupa Birliği; İtalya, Almanya, Yunanistan, Fransa demekse, "biz millet iradesini temsil eden Meclisimizden bu ülkelerin taleplerini maddeleştiriyoruz" manası çıkmıyor mu?
 
Türk milleti, bundan 93 yıl evvel başlattığı kurtuluş savaşı ile halen küresel güçler karşısında ezilen halklar için bir örnektir.
 
Ülkemizi işgal eden İngiltere, Fransa, İtalya vesaire güçler, şu anda İslam aleminin topraklarına ve kaynaklarına göz dikmiş durumdadır.
 
Ortadoğu her an yeni bir savaşla karışabilir.
 
Ne yazık ki, emperyalizme karşı verdiği mücadele ile örnek ülke Türkiye, bugün işgal edenlerin safında yer almaktadır.
 
Anlatılanları Türk Milletinin düşünmesi, tefekkür etmesi, kaybetme yolunda olduğu değerlerini tekrar kazanma noktasına gelmesi lazımdır.
 
 23 Nisan ulusal egemenliğin bayramı
 
Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 23.04.2018 tarihli yayımlanan yazısıdır.
 
23 Nisan 1920 tarihi Osmanlının son dönemleri ile genç Cumhuriyetin arasında belki de kilit gündür.
 
Bugün, milleti temsil eden Meclis açılmış, millet iradesi yetkiyi eline almıştır.
 
Artık söz milletindir.
 
16 Mart 1920'de İstanbul işgal edilir.
 
Meclisin açılması İstanbul'un işgalinden bir ay sonradır.
 
Yani İstanbul hükümetinin tamamen devreden çıkmasıyla millet egemenliğini temsil eden Meclis dönemi başlar.
 
'Hoş Geldin Atatürk' eserimizden o günleri hatırlayalım: "16 Mart günü İstanbul işgal edilir. İstanbul Limanı'nı dolduran harp gemilerinin en büyükleri köprüye ve rıhtımlara yanaştırılarak en büyük topları İstanbul üzerine tehditkâr bir vaziyette çevrilmişti.
 
İngilizler ve hatta bütün yabancılar Türk milletini öldürmeye müekkel olan (yönlenmiş) bu hareketlerine Saray'da kuvvetli bir müzahir ve muavin bulmuşlardı.
 
Saray devlet ve millet aleyhine yapılan ve yapılacak her hareketi tasvip ediyor, hatta bu hususta aklınca ecnebilere yol bile gösteriyordu.
 
Hayret! İstanbul işgal olunuyor fakat makamat-ı resmiye (resmi makamlar) ve Saray'da hiç telaş yok. Pek tabii bir hal karşısında imişler gibi hiçbir teşebbüs ve tedbir yok.
 
Mustafa Kemal, her livadan beş azanın seçilmesini vazetmiş, Müdafaa-i Hukukların, belediyelerin dahi iştiraki ile geniş bir temsil kuvveti oluşturmasını amaçlamıştır.
 
Gönderdiği beyannamede, İstanbul'da tecavüze uğramış olan Meclis-i Mebusan'ın yok edildiğinden bahsediliyor, açmayı düşündükleri yeni Meclisin, milletin mukadderatı hakkında onun yerine kaim olacağını ve belki ondan da mühim kararlar vermek hal ve mevkiinde bulunacağını ifade ediyordu.
 
Mustafa Kemal, milletin kaderini milletin azim ve kararı belirlesin diye Meclisi açmaya çalışırken, Saray büyük ölçüde İngilizlerin etkisindedir, desek yanlış ifade etmeyiz herhalde?
 
27 Nisan 1920'de henüz Meclisin açılmasından birkaç gün sonra Mareşal Fevzi Çakmak, Büyük Millet Meclisi'nde buna değinerek şunları diyordu: 'İngilizlerin istediği, Kuva-yı Milliye'nin red ve suçlandırılması idi.
 
Biz de Kuva-yı Milliye'nin haksız işgallerden ve Yunanlılardan İzmir ve Aydın'daki zulümlerinden doğduğunu ve bu haklı savunmayı reddetmenin ulusumuza karşı bir hıyanet teşkil edeceğini, bunu yapamayacağımızı söylüyorduk.
 
Malumunuz olan hatt-ı hümayunlar ve fetvalar, İslam'ı birbirine düşürmek için 1400 senelik İslam tarihinde misli görülmemiş bir İngiliz ara bozuculuğunun acı bir belgesidir. İngilizler bize açıkça söylediler: 'Biz dilediğimiz yolda yani en ağır şartları imzalayacak bir hükümeti bulup getireceğiz' dediler.
 
Bu tarihte İngilizlerin düzenledikleri planın esas hatları, önce ulusu iç ayrılıklara düşürmek ve bölmek idi. Gerçekten, iç ayrılıklarla ulusun bütünü ile çökeceğini ve tüm memleketin bir-iki ay içerisinde kölelik zincirine vurulacağını ümit ediyorlardı.'
 
Bu süreçte, Sait Molla da sahnededir.
 
İngilizlere yazdığı mektuplar vasıtası ile Damat Ferit ile İngilizler arasında ilişkiyi sağlamış, Ferit Paşa'nın ve Ali Rıza Paşa'nın Mustafa Kemal'den kurtulma planlarına destek olmuştur.
 
İskilipli Atıf da aynı gayelere hizmet etmekte, İngiliz ve Yunan kuvvetlerinin galip gelmesinde çalışmakta idi.
 
Saraya sahte din âlimlerinin ajan faaliyetlerine, halkı kandıran fetvalarına ve düşman güçlerine karşı Mustafa Kemal, millet iradesini hayata geçirmeyi başardı ve 23 Nisan 1920'de 1. Millet Meclisi Cuma günü dualarla, tekbirlerle, çoğunluğu hoca vekiller ile açtı. Kanun çıkarma yetkisini padişahtan ve Saray'dan alarak, vekilleri vasıtası ile Meclise verdi.
 
Atatürk, elde ettiği başarılar ve yıktığı Saray iradesinin ardından istese tek adam olabilirdi. Ancak o, milleti tercih etti.
 
Bakınız, Padişah Vahdettin ile İzmir'in işgalinden hemen sonra 1919 Mayıs'ının 15'inde yani Samsun'a çıkma kararından birkaç gün önce Cuma namazının ardından bir konuşma yapar.
 
Bir saatte fazla süren konuşmanın ardından Vahdettin, İzmir işgalinden dolayı teessürler izhar etmiş fakat Samsun ve havalisinde sükûnet temin edilmezse oranın da işgal edilebileceğinden bahsetmiştir.
 
Görüşme sonrası Mustafa Kemal, 'Çok alçak bir adam! Millet memleket mahvoluyor, o yalnız kendini düşünüyor' diyordu.
 
Millet iradesinin önemini ve Meclisin açılma zorunluluğunu şöyle anlatır Gazi: Bir devre yetiştik ki, onda her iş meşru olmalıdır. Millet işlerinde meşruiyet ancak millî kararlarla istinat etmekle, milletin temayülat-ı umumiyesine (genel eğilimleri) tercüman olmakla hâsıldır.
 
Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım o esareti ve zilleti kabul etmez."
 
Atatürk'ün altını çizdiği sözlerden şunu anlıyoruz: Demokrasinin ve daha sonra ilan edilecek Cumhuriyetin meşruluğu millettedir. Millet yararına da olsa her ne adım atılırsa atılsın meşruluk şarttır. Bunun yolu da yetkiyi milletten almak, işleri ona sormaktır.
 
Ancak millet iradesinin tam manasıyla devreye girmesi ile Fransızlar, Mustafa Kemal ve Kuvva Harekâtını muhatap kabul etmiş, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi Lozan, Türk milletinin temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile imzalanmıştır.
 
Türk Milletinden alınacak meşruluk konusu, bunun yolunun milli kararlara riayette gizli olduğu, büyük Türk milletinin esareti ve zilleti kabul etmeyeceği tezi bizce bugün de dikkat edilmesi gereken hususlardır.
 
İlelebet payidar kalmasını ümit ettiğimiz genç Cumhuriyet ancak Atatürk'ün bu prensiplerine uyularak payidar kalabilir.
 
Millet egemenliğinin yıldönümü Türk Milletine hayırlı olsun.
 
 Prof. Dr. Haydar Baş'ın son 23 Nisan mesajı
 
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle bir kutlama mesajı yayınladı.
 
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) Atatürk'ün emriyle Kuran-ı Kerim tilavetiyle ve dualarla açıldığını ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk'ün bu büyük olayın gerçekleştiği günü Türk ve dünya çocuklarına armağan ederek taçlandırdığını söyledi.
 
BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş mesajında şunları kaydetti: "23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışıyla bir ana esas olarak gündem edilen "Milli Egemenlik" nüktesini Türk Milletinin tarihi seyri içinde kimlik ruhunda aramak gerekir.
 
Ankara'da TBMM'nin açıldığı günlerde işgal kuvvetleri 100 kilometre ileride Polatlı'daydı. Bu irade, bu Meclis, tüm namüsait şartlara rağmen İstiklal Savaşı'nı yönetmiştir. Yüz binlerce şehit pahasına milli egemenlik korunmuş ve bağımsızlığa kavuşulmuştur.
 
'Meclis, Kuran ile açıldı'
 
Gazi Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920'de Meclis'in açılışından iki gün önce Anadolu'daki bütün askeri ve mülki makamlara talimat göndererek Meclis'in Cuma namazının kılınmasını müteakip dualarla tekbirlerle açılacağını bildirmiştir.
 
TBMM'nin bütün milletvekilleri Cuma günü Hacı Bayramı Veli Camii'nde kılınan Cuma namazının ardından Kuran-ı Kerim okunarak, salât-ü selamlar getirilerek, Sakal-ı Şerif ve Sancak-ı Şerif'in bulunduğu daire ziyaret edilerek ve kurbanlar kesilerek Meclis'in açılışını gerçekleştirmişlerdir.
 
Atatürk bu büyük olayın gerçekleştiği günü Türk ve dünya çocuklarına armağan ederek taçlandırmıştır. 'Bağımsızlık benim karakterimdir' diyen Atatürk'ün, gençliğe emanet ettiği cumhuriyetin teminatı, bağımsızlık sevdalısı Türk Milleti'dir. 23 Nisan 1920'de, henüz savaş şartlarında Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde hayata geçirilen millet egemenliğini esas alan siyaset, bugün de bizlere örnektir.
 
Milli irade bayramı
 
23 Nisan çoluk-çocuk topyekûn Türk milletinin milli irade ve ulusal egemenlik bayramıdır. Bu büyük günü Türk milletine bayram olarak armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsında tüm gazi ve şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmetler diliyor; Tüm çocuklarımızın ve topyekûn Türk milletinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı gönülden kutluyorum."

 
Prof. Dr. Haydar Baş / diğer yazıları
•İnsanı insan yapan cevher 16 00:00:00.05.2024
•Kayıkçı kavgası 06 00:00:00.05.2024
•Hakların verilemeyeceği bir 1 Mayıs daha 01 00:00:00.05.2024
•Sosyal devlet olmak için 26 00:00:00.04.2024
•Millî ve dinî bütünlük 25 00:00:00.04.2024
•Allah'ın rahmetinden ümit kesilmez 20 00:00:00.04.2024
•Din Allah’a vuslat yoludur 18 00:00:00.04.2024
•'Çekilirsen aradan geri kalır Yaradan' 17 00:00:00.04.2024
•Arif olmak abid olmaktan geçer 16 00:00:00.04.2024
•Dosdoğru yol üzere yaşamak -2 15 00:00:00.04.2024
•Duma'da neler oldu? 28 00:00:00.02.2024
•Çürük tohum meyve vermez 08 00:00:00.02.2024
•Temelde çarpışan inançlardır 29 00:00:00.01.2024
•Katolik Kilisesinin Türkler Üzerindeki Planları 27 00:00:00.01.2024
•İslam, bir rejim değildir, dindir 22 00:00:00.01.2024
•İslamiyet’te adaletin eriştiği zirve 21 00:00:00.01.2024
•Hz. Peygamber hüküm sahibidir 18 00:00:00.01.2024
•"Sen, sende olmayasın ki, O sende olsun" 15 00:00:00.01.2024
•Milli para alnımızın teridir 13 00:00:00.01.2024
•Recep ayı ve Regaib Kandili 11 00:00:00.01.2024
•Asıl hürriyet Allah’a kulluktur 10 00:00:00.01.2024
•Aile 06 00:00:00.01.2024
•Türkiye karanlık bir döneme girdi -2 05 00:00:00.01.2024
•Türkiye karanlık bir döneme girdi -1 04 00:00:00.01.2024
•Türkler nasıl mahvedilir? 03 00:00:00.01.2024
•Milli Ekonomi Modeli uygulanmadan Türkiye kurtulamaz 29 00:00:00.12.2023
•Daha yolun başında uyarmıştı 28 00:00:00.12.2023
•Midemiz değil aç olan gönlümüzdür -1 26 00:00:00.12.2023
•Dünya malının yeri kalp değil ceptir 25 00:00:00.12.2023
•İlahi yardımlar kimlere gelir? 22 00:00:00.12.2023
•İbadet ruhunu söndürmek isteyenler 21 00:00:00.12.2023
•Her kafadan bir ses çıkıyor 20 00:00:00.12.2023
•Kürtler Türk boyundandır 19 00:00:00.12.2023
•Dinini kaybedenler milliyetlerini de kaybeder 15 00:00:00.12.2023
•Din mutlak muhtaç olan bir kurumdur 14 00:00:00.12.2023
•Kuvay-ı Milliye ruhu; milletin kimliğidir 11 00:00:00.12.2023
•Hayber Fethi’nin ardındaki hikmetler -2 09 00:00:00.12.2023
•Hayber Fethi’nin ardındaki hikmetler -1 08 00:00:00.12.2023
•Asırların bağrına bastığı lider Hz. Muhammed 07 00:00:00.12.2023
•Asıl mesele sistem değil insan meselesidir 06 00:00:00.12.2023
•Genç nüfus ve geleceğimiz 05 00:00:00.12.2023
•Amerikan yerlileri Hıristiyanlık adına yok edildi 04 00:00:00.12.2023
•Ahirete iman Allah’a imandır -2 02 00:00:00.12.2023
•Ahirete iman Allah’a imandır -1 01 00:00:00.12.2023
•Avrupa'nın kuyruğu olmak bize yakışmaz 30 00:00:00.11.2023
•AB bir inanç birliğidir 29 00:00:00.11.2023
•Milli Ekonomi Modeli uygulanmadan Türkiye kurtulamaz 28 00:00:00.11.2023
•Tek çıkış yolu Milli Ekonomi Modeli 27 00:00:00.11.2023
•Sosyal devlet olmak için 25 00:00:00.11.2023
•Sadece temennilerle hatırlanan öğretmenler 24 00:00:00.11.2023
•Milli Ekonomi Modeli zamanı 23 00:00:00.11.2023
•Milli paralarla ticaret için önce milli paraya sahip olmalıyız 21 00:00:00.11.2023
•Kayıkçı kavgası 20 00:00:00.11.2023
•MEM toplantıları vaktidir 16 00:00:00.11.2023
•MEM uygulanmadan Türkiye ekonomisi düzelmez 15 00:00:00.11.2023
•Dövizle borçlanmayın milli parayı basın 14 00:00:00.11.2023
•Tarımda nasıl bir politika belirlenmeli? 13 00:00:00.11.2023
•10 Kasım, gerçek Atatürk’ü anlamak 10 00:00:00.11.2023
•Delilleriyle Atatürk'ün soyağacı 09 00:00:00.11.2023
•Teknolojik gelişme ve kültürel bağımsızlığın korunması 08 00:00:00.11.2023
•Kalkınmak için çalışmak ve üretim şarttır 07 00:00:00.11.2023
•İnançların mücadelesi ve günümüz dünyası 06 00:00:00.11.2023
•Genç nüfus ve geleceğimiz 04 00:00:00.11.2023
•Her şey Allah'ı arıyor 03 00:00:00.11.2023
•Gaye kulluk, vasıta zikrullah 02 00:00:00.11.2023
•Prof. Dr. Haydar Baş 01 00:00:00.11.2023
•Büyük olmayı unuttuk 31 00:00:00.10.2023
•Atatürk'ün soyağacı 27 00:00:00.10.2023
•Haydar Hoca Rusçu mu olmuş? 26 00:00:00.10.2023
•ABD herkese aynı 25 00:00:00.10.2023
•ABD'nin ürettiği tezlerin amacı 24 00:00:00.10.2023
•Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı duruş 23 00:00:00.10.2023
•Gidecek başka vatanımız var mı? 22 00:00:00.10.2023
•Atatürk'e sahip çıkmak 20 00:00:00.10.2023
•Sosyal patlamaları önlemenin yolu 19 00:00:00.10.2023
•Zulümle payidar olunmaz 18 00:00:00.10.2023
•Türkiye'nin su politikası 17 00:00:00.10.2023
•Türkiye tedbirli olmalıdır 16 00:00:00.10.2023
•Ulusal güvenlik ve AB üyeliği 15 00:00:00.10.2023
•Ulusal güvenlik meselesi 14 00:00:00.10.2023
•Türkiye'ye düşen büyük görev 13 00:00:00.10.2023
•Teşhis yanlış olunca 12 00:00:00.10.2023
•Atatürk vatandır 11 00:00:00.10.2023
•Esad denklemi 10 00:00:00.10.2023
•Ortadoğu'da paylaşım 09 00:00:00.10.2023
•Kriz milli çözümlerle aşılır 07 00:00:00.10.2023
•Medeniyet ve teknoloji 06 00:00:00.10.2023
•Maksat aynı metotlar değişik 05 00:00:00.10.2023
•Kim dost, kim düşman? 04 00:00:00.10.2023
•Küreselleşmenin düşmanı: Milli oluşum 03 00:00:00.10.2023
•Küreselleşme ile örtülen gerçekler 02 00:00:00.10.2023
•İslam'la terör asla bağdaşmaz 29 00:00:00.09.2023
•Terör Batı kaynaklıdır 28 00:00:00.09.2023
•Küresel sömürü ve Türkiye 27 00:00:00.09.2023
•Küresel oyunlar ve Türkiye 26 00:00:00.09.2023
•Kültürel sömürü ve neticeleri 25 00:00:00.09.2023
•Kurtla kuzunun hikâyesi 23 00:00:00.09.2023
•İsrail'le ilişkiler ve Ortadoğu politikamız 22 00:00:00.09.2023
•IMF reçetelerinde çözüm yok 21 00:00:00.09.2023
•Global kuşatma ve Türkiye 20 00:00:00.09.2023
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--



logo

   E-posta: bilgi(@)kadirga.com.tr
Tüm hakları Kadırga TV adına saklıdır: ©2019-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir.
Mobil uyumlu haber yazılımı: www.eticaret.com.tr