Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Hüseyin Benden, Ben de Hüseyin'denim. Hüseyin'i seven Allah'ı sevmiştir. Hüseyin, ümmetlerden başlı başına bir ümmettir."
Selman-ı Farisî şöyle anlatıyor: "Allah Resulü'nün (s.a.v.), Hüseyin (a.s.)'ı dizlerinin üzerine oturttuğunu gördüm, onu öpüyor ve şöyle buyuruyordu: "Sen büyüksün, büyük birinin oğlusun ve büyük insanların babasısın. Sen imamsın ve bir imamın oğlu ve imamların babasısın.
Sen, Allah'ın hüccetisin ve Allah'ın hüccetinin oğlu ve Allah'ın hüccetlerinin babasısın ki, bunlar dokuz kişidir ve onların sonuncusu, onların Kaimi (İmam-ı Zaman) olacaktır."
"Hüseyin Bendendir, Ben de Hüseyin'denim."
"Bir gün Hz. Hüseyin (a.s.) mescide girmişti. Bunu gören Hz. Peygamberin (s.a.v.) şöyle dediği duyuldu: "Cennet gençlerinin seyidine bakmak isteyen buna
Baksın."
"Ben Hazreti Resul (s.a.v.) yanındaydım. Fatıma (a.s.) ağlaya ağlaya yanımıza geldi, dedi ki: "Babacığım Hasan ve Hüseyin evden çıktılar, hâlâ geri dönmediler, gidişleri çok uzadı. Ali de burada değil ki, arasın. Çare nedir?"
Hazreti Muhammed (s.a.v.), "Ey Fatıma! Gam çekme. Allah, onları korumakta bizden ileridir" dedi.
Sonra yine buyurdu: "Ya Rabbi! O çocuklar eğer denizde iseler bile inayet kayığı ile kıyıya ulaştır. Ve eğer sahrada iseler, inayet ışığı ile yerlerine eriştir."
O anda Cebrail gökten inip dedi ki: "Ya Resulallah! Onlar, dünya halkının faziletlileri, cennet halkının ulularıdır ve anaları onlardan yücedir. Hiç elem çekme ki, o şehzadeler Neccaroğlu mezarlığındadır ve rahat rahat oturmaktadırlar. Allah, iki meleği onları korumak için vekil gönderdi. Kanatlarını onlara örttü ve yaygı yaptılar. Hizmetleri ile meşguldürler."
Hazret-i Muhammed (s.a.v.) o mezarlığa varıp İmam Hasan (a.s.)'ı kucağına alıp, geri getirdi.
Fakat Hüseyin (a.s.)'ı bir melek eve getirip gelirken Ebu Eyyub Ensarî meleği görmedi. Sandı ki, ikisi de Allah Resulü'nün (s.a.v.) kucağındadır. Acıyarak sordu: "Ya Resulallah! Bu iki şehzadenin birini bana ver, ben götüreyim ki, siz ağırlıktan kurtulasınız."
Hazreti Resul (s.a.v.) cevap verdi: "Ey Eba Eyyub! Bunlar dünyada sevgilidirler, ahirette de saygılı... Anaları da, onlardan daha şerefli ve faziletlidir."
Sonra sahabelerine dönerek sordu: "Ey kavim! Soruyorum size, dede ve nine yönünden dünyada en şerefli kimlerdir?"
Ashab da sordu: "Kimlerdir ya Resulallah?"
Hazreti Muhammed (s.a.v.), "Hasan ve Hüseyin'dir. Çünkü dedeleri Resulüllah, nineleri Arap kabilelerinin en şereflilerinden Hüveylid kızı Hatice'dir" buyurdu.
Yine onlara sordu: "Ya, ana baba yönünden en şerefli kimlerdir?"
Ashab: "Kimdir, ya Resulallah?"
Hazreti Muhammed (s.a.v.) cevap verdi: "Hasan ve Hüseyin'dir ki, babaları Ebu Tâlib oğlu Ali ve anaları Allah'ın Resulü'nün kızı Fatıma'dır."
Yine sordu: "Ya dayı ve hala yönünden en şerefli kimdir?"
Sahabe: "Kimdir, ya Resulallah?"
Hazreti Muhammed (s.a.v.), "Hasan ve Hüseyin'dir. Dayıları Allah'ın Resulü'nün oğlu Kâsım ve halaları Allah'ın Resulü'nün kızı Zeyneb'dir."
Hazret-i Muhammed (s.a.v.) yine sordu: "Ya, amca ve teyze yönünden en şerefli olan kimlerdir?"
Sahabe: "Kimdir ya Resulallah?"
Hazreti Muhammed (s.a.v.) cevap verdi ki: "Hasan ve Hüseyin'dir ki, amcaları Ebu Tâlib oğlu Câfer Tayyar ve teyzeleri Ebu Tâlib kızı Ümmühani'dir." (Prof. Dr.
Haydar Baş, İmam Hüseyin eserinden)