Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizle yayımlanan 17.06.2016 tarihli yazısıdır
Cenab-ı Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde "İslam beş şey üzerine oturdu. Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek, Ramazan orucunu tutmak" buyuruyor. (Buhari, İman, 2; Müslim, İman, 21-16)
Bu beş temel olmadan insan inandım dediği şeyin ispatını yapamıyor.
Allah'ın sevgilisi bu sebeple namaz dinin direğidir buyurur.
Bakara suresinin 3. ayetinde, "Onlar gayba inanırlar ve namazı kılarlar" buyrulur.
Gayba yani ahirete inanmanın ispatı da namazdır.
Namaz müminin Allah ile buluşması, görüşmesi, sohbetidir.
Bütün peygamberler namazı kılarken vecd halini yaşamışlardır. Hz. Davud Peygamber'in namaz esnasında kalp atışlarının sesi etrafındakiler tarafından duyulurdu.
İmam Ali Efendimiz günde 1000 rekât namaz kılardı; İmam Hüseyin Efendimiz, İmam Zeynelabidin Efendimiz yine günde 1000 rekât namaz kılarlardı. İmam Muhammed Bakır bir gün ve gecede 300 rekât namaz kılardı.
Hz. Peygamber Mirac'da öyle bir âleme rastladı ki, baktı ki, bu âlemde meleklerin bazıları kıyamda Allah'ı zikrediyorlar. Kimisi rükûda, kimisi secde de Allah'ı zikrediyorlar.
Yani kâinatın tamamında, gerek kıyamda, gerek rükûda, gerek secdede Allah'ı zikreden bir taife vardır.
Mahlûkatın tamamı Allah'ı zikreder. Dağlar kıyam halinde, hayvanlar rükû halinde, bitkiler secde halinde Allah'ı zikrederler. Bütün mahlûkatın yaptığı bu ibadeti, Müslüman namazda tek başına yapmaktadır. Bir manada kulun namazı kâinatın ibadetine denktir.
Oysa günümüzde kıldığımız namaz esnasında aklımıza olur olmaz şeyler geldiğinden sıklıkla şikâyet ediyoruz.
Bunun nedeni, namazın müminin banyo odası olmasıdır. Nasıl fotoğrafları çektiğinizde makineye aldıklarınız filmlerin banyo edildiği yerde önünüze resim olarak çıkarsa, namaz esnasında düşündüklerimiz de böyledir.
Namaz dışında insan gözleri, kulakları, ayakları yani duyu organlarıyla resmeder. Kalbine bütün eşyayı, insanları, mahlûkatı, hakikati nakşeder.
Namaza durduğunuz zaman kalbinize koyduğunuz, resmettiğiniz şeyler bir bir ortaya dökülür. Dedikodu, kavga, gürültü, alacak, verecek meselesi, mal, mülk, çoluk, çocuk ?
Bu hal içinde kıldığımız namaz sırtımızda kamburdur, tahsildara vergi verir gibi borç öderiz.
Bu hali yaşamak istemiyorsak, Allah'ın huzurunda namazdan önce o kalbi Rab ile, Rabbin tecellileri ile dolduralım. Bunun yolu da zikirdir.
Zikir ile Allah'ın sevgisi, dostluğu kalbinize yerleşir. Bu sefer namaza durduğunuzda, kalbinizde olan ortaya çıkacağı için huşu halini yakalarsınız.
Namaza başlarken Allah-u Ekber diyerek dünyayı elimizin tersiyle arkaya atarız. Bu işin şekli halinden huşu haline geçmesi kalbin hazırlığı iledir.
Asıl Beytullah sende, bendedir. Her kul, kalbinden Hakk'a doğru vuslat etmektedir.
Allah, Beytullah olan kalplerde o aşk, vecd, muhabbet halini kalp âleminde yaşayarak namaz kılmayı nasip eylesin.