Prof. Dr.
Haydar Baş'ın gazetemizde 26.06.2012 tarihli yayımlanan yazısıdır
Çay ve buğday fiyatlarının açıklanması ile beraber çiftçimiz bir kez daha hayal kırıklığına uğradı. Çay alım fiyatları, çay üreticisi bir aile için açlık sınırının altında kalırken; 66.5 kuruş olarak belirlenen buğday rakamı çiftçiyi memnun etmedi.
Bu fiyatlara bir de yüksek ÖTV ve KDV vergileri ödenerek alınan mazotun eklenmesi ile çiftçiler masrafları göze alamayarak tarlalarını boş bırakmayı tercih etmektedir.
2002 yılında 93 milyon dekar alanda buğday ekimi yapılırken, bu rakam 2011 senesinde 81 milyon dekara gerilemiştir.
Pek çok tarım ürününü ithal eder hala gelen Türkiye, artık bir tarım pazarı olma yolundadır.
Dünya kayısı ihtiyacının yüzde 80'ini karşılayan Malatya ilimiz Türkiye'nin ne kadar verimli tarım arazilerine sahip olduğunu göstermeye yeter.
Ancak IMF talimatları ile gerileyen Türk tarımı kotalar ve yüksek maliyetler ile bitme noktasındadır. Gelecek yıl için belirlenen 7.6 milyar TL'lik tarımsal destek, çiftçilerin mazot için ödediği ÖTV'yi dahi karşılamamaktadır.
Destekleme ise "hububat, şeker pancarı, tütün ve çay ile" sınırlandırılırken; tarım satış kooperatiflerine verilen hazine yardımı tamamen kaldırılmıştır.
Bu şartlarda tarımla uğraşmayı bırakan çiftçilerimiz, topraklarını "işe yaramıyor" gerekçesiyle "yabancılara" ederinin altında meblağlarla satmaya başlamıştır.
Tek gelir kalemi vergiler olan devletin daha fazla desteğe imkânı yoktur.
Yıllardır tarıma yapılan desteği yetersiz gören, ürünü para etmediği için yakan ve ya döken çiftçimiz görünen o ki, aynı tabloyu tekrar ekranlara taşıyacak.
Biz bu acı tabloda sadece çiftçimizi hatalı görüyoruz.
Türkiye'nin IMF veya Dünya Bankası talimatlarını bir kenara bırakarak milli tarım reformunu hayata geçirmesi şarttır.
Milli bir tarım politikası olan tek siyasi parti
Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
BTP'nin tarım reformuna göre;
1- Tâhditler kaldırılacaktır.
2- Devlete ait topraklar uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında kiraya verilecektir.
3- Ürün fiyatları çiftçiler yani üretici kooperatif üzerinden belirlenecektir. Hem devlet desteğini hem de iç piyasa fiyatını beraber alacaktır.
4- Devlet üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az 6 ay evvelinden avans verecektir.
5- Çiftçiye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlanacaktır.
6- İthal ürünlere karşılık yerli üreticinin korunması devlet garantisinde sağlanmalıdır.
7- Tarım içim gerekli olan finansman elde edilen üretim karşılığı senyoraj geliri ile karşılanacaktır.
8- Devlet tarıma bağlı sanayi üzerine yatırım yapmak isteyen girişimcilere , "proje mukabili sıfır faizli krediler" ve "gerekirse geri ödemesi üretim veya ürün" olacak türden kredi verecektir.
9- Devlet ürünlere pazar garantisi verecektir.
10- Gübre ve tarım ilaçları konusunda yatırımlar teşvik edilecektir.
Türk çiftçisi ancak tarım konusunda projesi olanı desteklerse yüzü gülecek, ürünü para edecek, ürettiği satılacaktır.