Prof. Dr. Haydar Baş'ın 09.01.2015 tarihli yayımlanan yazısıdır
İnsan hakları konusu günümüzde üzerinde belki de en çok tartışılan meselelerin başında gelmektedir.
Özellikle Avrupa ve Amerika'da insan hakları meselesi uzun bir geçmişe sahiptir.
İnsanların doğuştan getirdiği haklar vardır. İnsanlar bu hakları sonradan kazanmaz, sonradan elde etmez. Bu haklarla doğarlar. Herkes bu konuda eşittir. Beyazın siyaha, erkeğin kadına, zenginin fakire hiçbir üstünlüğü yoktur...
Veda Hutbesi'nde İnsan Hakları adlı eserimizde, Resulullah'ın ve O'nun şahsında İslam'ın bu konuya bakışını ayrıntılı olarak ifade etmiştik.
Veda Hutbesi'nin tarihi mesajında korunması gereken beş mukaddes varlık ortaya konmuştur. Can, mal, namus, din ve akıl emniyeti.
Bunlar her insanın insan olması sebebiyle sahip olduğu haklardır. Bunlara herhangi bir şekilde tecavüzde bulunulması İslam'a göre kesinlikle haramdır.
İnsanın doğuştan getirdiği hakların en başında can emniyeti gelmektedir.
Maide Suresi 32. ayette şöyle buyrulmaktadır: "Kim bir can karşılığı yahut yeryüzünde bir fesat çıkarmasından dolayı olmaksızın bir canı öldürürse sanki bütün insanlığı katletmiş gibi olur. Kim de bir nefsi ihya ederse sanki bütün insanlığı ihya etmiş gibi olur"
İslam'da şirk ve küfürden sonra en büyük günah haksız yere bir cana kıymaktır. (Veda Hutbesi'nde İnsan Hakları s. 101)
Kur'an-ı Kerim işlemediği bir suçtan dolayı bir insana eza edilmesini men eder:
"Mü'min erkek ve kadınlara işlemedikleri ve yapmadıkları bir suçtan dolayı eziyet edip işkence edenler, hem bir bühtan suçu işlemiş ve hem de çok açık bir günah yükü yüklenmiş olurlar" (Nisa 95)
Bugün masum insanları hiçbir sebep olmadan acımasızca katledenlerin İslam'la uzaktan yakından ilgisinin olmadığı bu ayetlerle sabittir.
Haksız yere masum insanları katledenler Müslüman değildir? Ya da Müslüman olan böyle bir fiil işleyemez.
Öte yandan İslam mal emniyeti, namus emniyeti, din ve akıl emniyetine de büyük önem verir.
Bunları sıkı kurallarla muhafaza altına alır. Veda Hutbesi'nde bu konuda tarihi ifadeler yer alır.
Ancak batı dünyasında durum böyle olmamıştır. İnsanlar doğuştan getirdikleri haklarını elde etmek için büyük mücadeleler vermek zorunda kalmışlardır.
Bu bakımdan batıda insan haklarının gelişim süreci çok sancılı olmuştur. Amerika'da zencilere yapılan zulümler herkesin malumudur.
Hatırlanacak olursa henüz birkaç ay evvel bir siyahi vatandaş ABD'de polis tarafından vuruldu. Ve protesto gösterileri bütün ülkeye yayıldı.Bu durum,2015'te bile hala insan hakları konusunda istenilen noktaya gelemediklerinin işaretidir.
Hâlbuki Hz. Muhammed (SAV) bu konuyu bin dört yüz yıl evvel kesin hükümlerle kayıt altına almıştır.
Veda Hutbesi'ndeki şu ifadelere dikkat edelim: "Bu gününüz nasıl mukaddes bir gün, bu ayınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz nasıl mukaddes bir şehir ise biliniz ki canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da, ta Allah'ın huzuruna çıkıncaya kadar bu mukaddes gün, bu mukaddes ay, bu mukaddes şehir gibi yekdiğerinize karşı mukaddestir. Bunlara tecavüz haramdır."
Bu İslam'ın kıyamete kadar bütün insanlığa verdiği evrensel mesajın mükemmel bir ifadesidir. Dünya bugün bu anlayışa her zamankinden daha fazla muhtaçtır.