Prof. Dr. Haydar Baş'ın 20.09.2016 tarihli yazısıdır.
Her fırsatta Türk milletinin derdine derman olacak projelerimizden bahsediyoruz.
Bugün 120'yi aşkın ülkede kuralları uygulanan Milli Ekonomi Modeli ile ekonomik darboğazdan çıkışın anahtarı, ülkemizde gizleniyor.
İslam âleminde yalnızca bendenize nasip olan Ehl-i Beyt külliyatım ise özellikle ABD'nin Müslüman dünyaya karşı en büyük silahı olan Şii-Sünni savaşının önüne geçecek müthiş bir panzehirdir. Bu külliyat 'okunmasın, bilinmesin' diye bazıları ellerinden geleni yapıyor, onu gizliyorlar.
Ne yapalım batılın hakkı gizleme gayreti bu devre ait değil, masum imamların hayatı da aynen böyle geçmiş. O konuya yarın değineceğiz.
Bugün Sünni dünyadan gizlenen Gadir-i Hum gerçeğini ortaya koyalım.
Sünni dünya, Hz. Ali Efendimiz, Ehl-i Beyt ve Gadir-i Hum günü ile bizim çalışmalarımız sonrasında tanıştı.
Mesela, Zilhicce'nin 18'i yani bugün Şiiler için kutsal bir bayram günü iken, kaç Sünni bugünden haberdardı.
Hatta bendeniz Azerbaycan Bakü Devlet Üniversitesi'nde Veda Hutbesinde İnsan Hakları konulu tezimi sunarken, felsefeci bir hoca, keşke Gadir Günü'ne de temas etseydiniz dediğinde, Gadir-i Hum gününü ilk defa o gün duyduğumu itiraf etmeliyim.
Oysa İslam dünyasında bırakılan en değerli miras Gadir Günü'ne aittir ve tüm ümmete bırakılmış, emanet edilmiştir. Zira Gadir Günü, Hz. Peygamber kendinden sonra ümmete kimin halife olacağını ilan etmiştir.
Bu ilanın nefsi tercihi olmadığı da ilandan önce ve sonra inen ayetlerle sabittir.
Bugün Sünni dünyanın reddettiği bu gerçek aslında İslam'ın devam şeklini inkâr değil de nedir?
Hz. Peygamber Gadir-i Hum Hutbesini Allah'ın emri ile irad ettiğine göre, bunu reddetmek Allah'ın emrine karşı gelmek manasındadır. 220 Sünni âlimin eserinde yer alan ve hiçbir şüpheye yer bırakmayacak açıklıktaki konu Ehl-i Beyt dünyası için bir iman şartıdır.
İmanın ve İslam'ın şartlarında bir olan Şiiler ile Sünniler hilafet bahsinde ayrılırlar. Oysa Gadir Günü inen ayetler dikkate alındığında onların inandığı şekilde hilafet hakikaten bir iman şartıdır.
Sünni ulemadan Hafız Ebu Cafer Muhammed b. Cerir-i Taberi, "El Velayetu Fi Turuk-ı Hadis-il Gadir" adlı kitabında Gadir hadisini, Zeyd b. Erkam'dan şöyle rivayet ediyor: "Resulullah (sav) Veda Haccı'ndan dönerken öğle vaktinin sıcağında Gadir-i Hum denen yerde durdu. Büyük gölgelikler kurulmasını emretti. Gölgelikler kurulduktan sonra, herkesin cemaat namazı için toplanmasını buyurdu.
Cemaat namazı için toplandık; Allah Resulü (sav) bizlere bir hutbe okuyarak şöyle buyurdu: Allah-u Teala bana şu ayeti nazil etti: Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan Peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun ve Allah seni insanlardan koruyacaktır." (Maide, 67)
Cebrail, bana burada Rabbimin şu emrini bütün herkese iletmemi emrettiğini bildirdi: "Ali b. Ebu Talib benim kardeşim, vasim ve halifem, benden sonra imamdır." Ben de size tebliğ ediyorum, "Ben her kimin mevlâsı isem, bu Ali (as) de onun mevlâsıdır. Bu Allah tarafından bana bildirilmiştir."
Maide 67. ayetinin nazil olmasından sonra irad edilen bu hutbe göstermektedir ki, Hz. Ali'nin halife oluşu bizzat Allah'ın emri iledir. Bu hutbenin altı yerinde imamlığın Hz. Ali'nin olduğu belirtilmiştir.
1. "Ali b. Ebi Talib; benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve benden sonraki halifemdir."
2. "Allah Resulü'nün (sav) halifesi odur. Mü'minlerin emiri odur. Allah tarafından tayin edilen hidayet imamı odur."
3. "Ey insanlar! Bu Ali'dir! O benim kardeşimdir, vasim, ilmimi toplayan ve ümmetim arasında iman eden kimseler üzerindeki halifemdir."
4. "Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum."
5. "Ali, Allah tarafından tayin edilen imamdır."
6. "Benden sonra Ali, Allah'ın emri ile sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü ile görüşeceğiniz güne kadar O'nun evlatlarından olan benim neslimin hakkıdır."
Hz. Ali'nin imamet ilanından sonra henüz insanlar dağılmadan Maide suresi 3. ayet nazil oldu: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim." (Maide, 3)
Resulullah (sav), "Allah-u Ekber! Din kemale erdirildi. Nimet tamamlandı. Yüce Allah benim risaletime, Ali'nin velayetine razı oldu" buyurdu.
Yani Hz. Ali'nin imametinin bilinmesi ile İslam dini tamamlanmıştır. Ve bu Allah'ın emridir.
İmametin Hz. Ali'nin ve onun evlatlarının hakkı olduğu ile ilgili İmam Ali Efendimizin ve Hz. Fatıma anamızın beyanları ortadadır.
İmam Gazali, hilafetin Hz. Ali'nin olduğuyla ilgili şunları yazar: "Fakat hilafet hususunda delil bütün açıklığı ile ortaya çıktı ve konu aydınlandı. Cumhur (Müslümanların tamamına yakın çoğunluğu) Gadir-i Hum Hutbesindeki hadisin metninde şeksiz şüphesiz tam icma ve ittifak ettiler. Orada Resulullah şöyle buyuruyor: Ben kimin idarecisi isem, Ali de onun idarecisi ve velisidir." (İmam Gazali'nin Sırr'ul Alemeyn ve Keşfi Ma Fi'd Dareyn, sayfa 16-18)
"Dolayısıyla icmaya ve icma ile sabit naslara aykırı olarak teviller üretmek batıldır. Eğer onun hilafetini kurtarmak için 'icma hasıl olmuştu' derseniz, şüphesiz bu da doğru değildir.
Çünkü onun hilafetinde icma yoktur. Nasıl olsun ki? Hz. Abbas ve evlatları, Hz. Ali ve zevcesi Hz. Fatıma ve evlatlarının hiç birisi biat halkasında bulunmadılar. Dahası Sakife'de bulunanların bile birçoğu muhalefet ederek oradan ayrıldılar." (İmam Gazali, Sırr'ul Alemeyn ve Keşfi Ma fi'd Dareyn, sayfa 16-18)
Kısaca Gadir hadisinde yer alan Hz. Ali'nin halife ilanı inkârı mümkün olmayan bir hakikattir.
Gadir Günü, Resulullah'ın yerine halifesi tayin ettiği İmam Ali Efendimiz, Ehl-i Beyt'tir; erkeklerden ilk iman eden kişidir; hakkında 300'den fazla ayetin nazil olduğu mübarektir; binlerce hadisle Hz. Peygamber'in övdüğü mü'mindir.
Peygamberimizin (sav); "Sen bana Harun'un Musa'ya olan nispeti gibisin. Şu farkla ki benden sonra peygamber gelmeyecektir" hadisine mazhar olan tek insandır.
O, peygamberlik makamı dışındaki bütün rütbelere sahiptir. Allah şefaatinden ayırmasın?
Gadir-i Hum Bayramımız mübarek olsun.