Prof. Dr. Haydar Baş'ın 18.02.2015 tarihli yayımlanan yazısıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Küba ile ilgili 'silahlı devrim olmaz' ifadelerini kullandı.
Maalesef, 21. yüzyıl dünyasında her şey silah zoruyla ve şiddet kullanılarak yapılmıyor mu? Hatta Türkiye bile bunların yanında yer almıyor mu?
Suriye'de Esad'a karşı yürütülen darbe girişimine destek için muhaliflere silahların Türkiye'den geçtiği saptanmadı mı?
Ya da dünyanın başına yeni bela olan IŞİD her gün adam kaçırıp boğaz keserken, el altından İsrail ve ABD silah yollamıyor mu?
Ve biz bu IŞİD'e karşı eğit-donat projesinde hangi silahı nasıl kullanacakları konusunda militanları yetiştirmiyor muyuz?
Batı'nın sömürgeci yayılma politikası için şart olan kan akıtma ve silah kullanma eylemleri, yüzyıllarca İslam'ın sancaktarlığını yapmış bir ecdadın torunlarına hiç yakışmadı.
Sünni dünyanın başı olarak Müslüman coğrafyalarda namı olan Türklere hiç uygun düşmedi.
Dün veya bugün, insanlık adına demokrasi konusunda son nokta olduğumuzdan, insan haklarına saygıdan, özgürlüklerden kim bahsederse bahsetsin sınıfta kaldık.
Tüm dünya kaldı ama Özgecan cinayetiyle Türkiye iki kere kalmıştır. Türkiye'deki vahşet, dünyada da yankı bulurken, ayıbımız bize yeter.
Çare için cezaların caydırıcılığı elbette arttırılmalı ama önce insan denmelidir.
Önce insan yetiştirilmelidir. İnsan, Hak adına kendi yararına kazanılmadan caydırıcılık işe yaramayacaktır.
Cinayetten, insan olmaktan, cezalardan bahsedildiği bir zamanda, avukatlar cübbelerini sokaklarda da giyerek, İç Güvenlik Paketi'ni eleştiriyor.
Avukatlar eleştiriyor; Meclis'teki partiler eleştiri konusunda hem fikir, akademisyenler tasarıya karşı çıkıyor.
Özgürlüklerden dem vuranlar, üzerinde toplumsal mutabakat sağlanmış bir konuda çoğunluğu dinlemeliler.
Bu paket yasalaşırsa; valiler, kaymakamlar, polisler; hâkim ve savcıların yetkilerine bürünecekler; 48 saate kadar dinlemeler izne tabi olmayacak.
Biz, toplumun her kademesinde tuzun koktuğundan bahsediyoruz. Yakın zamanda paralel yapının elemanı gerekçesiyle yerleri değiştirilen binlerce polis memuru ve amir aslında emrin demiri kestiğini, şahsi ilişkilerin hukukun üzerinde tutulabildiğini göstermedi mi?
Bu hakikati ifşa edenler şimdi nasıl olur da daha güçlü bir yetki ile donatılabilirler?
Erdoğan eksik söylemiş. Darbe 'sadece' silahla olmaz. Üzülerek görüyoruz ki, bazen hukuk sınırları zorlanarak da sosyal devrimlere imza atılabilir.
Devrin birinde padişahın vergi salımı konusundaki fıkrayı hepiniz bilirsiniz. O kadar çok vergi salınmış ki, halk artık sokaklarda oynamaya başlamış.
Türk toplumu bu noktadadır. Ve toplumun direncini bu kadar zorlamak, gergin olan yayı biraz daha germek kopmasına neden olabilir.
Özgecan cinayeti bize şu hakikati gösterdi: Despot bir devlete, polis devletine yönelerek kanun ve nizamların etkisini arttıramazsınız, bu şekilde toplumu elinizin altında da tutamazsınız.
Ancak 'önce insan' diyebilirseniz ve toplumu hızla sürüklendiği bu badireden döndürebilirsiniz.