Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 13.10.2014 tarihli yayımlanan yazısıdır
İslam âleminde özellikle Ehl-i Beyt dünyasında Zilhiccenin 18'i bayram olarak kutlanır. Bu bayram, Hz. Ali Efendimizin imametinin ilan edilişinin bayramıdır.
O Hz. Ali ki, "Ben çocukluk çağlarında Hira dağında Hz. Peygamberin yanında iken O'ndan dökülen vahiy ve risalet nurunu görüyor, O'nun nübüvvet kokusunu duyuyordum" diyen kişidir. (Şerh-i Nehc'ül Belağa, İbn-i Ebi'l Hadid, c.13, sayfa 197)
Yerine vasi ve halifesi olarak ilan ettiği Hz. Ali hakkında Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Eğer ben son peygamber olmasaydım, sen benden sonra nübüvvet makamına en layık kişi olurdun ama sen benim dost ve varisimsin. Sen muttakilerin önderi ve rehberisin." (Şerh'u Nehc'ül Belağa, c.13, sayfa 310)
Hz. Peygamber'in Veda Haccı'ndan dönerken Gadir denilen yerde irad ettiği hutbeye Gadir Hutbesi denilir. Bu hutbe sadece Hz. Ali'nin imamet ilanı içindir.
Hz. Resul'den sonra bir makam koltuğu gibi el değiştirmeye başlayan ve seçime dönüşen halife tayini, Gadir olayında gördüğümüz şekliyle aslında Allah'ın emri ve Resulullah'ın naspı ile belirlenecek önemde bir konudur.
220 Sünni âlimin eserinde yer alan ve hiçbir şüpheye yer bırakmayacak açıklıktaki konu Ehl-i Beyt dünyası için bir iman şartıdır. Sünni ulemadan, Hafız Ebu Cafer Muhammed b. Cerir-i Taberi "El Velayetu Fi Turuk-ı Hadis-il Gadir "adlı kitabında Gadir hadisini Zeyd b. Erkam'dan şöyle rivayet ediyor: "Resulullah (sav) Veda Haccı'ndan dönerken öğle vaktinin sıcağında Gadir-i Hum denen yerde durdu.
Büyük gölgelikler kurulmasını emretti. Gölgelikler kurulduktan sonra herkesin cemaat namazı için toplanmasını buyurdu. Cemaat namazı için toplandık; Allah Resulü (sav) bizlere bir hutbe okuyarak şöyle buyurdu: Allah-u Teâla bana şu ayeti nazil etti: 'Ey Resul! Sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, peygamberliğini tebliğ etmemiş gibi olursun ve Allah seni insanlardan koruyacaktır.' (Maide Suresi, 67) Cebrail, bana burada Rabbimin şu emrini bütün herkese iletmemi emrettiğini bildirdi:
'Ali b. Ebu Talib benim kardeşim, vasim ve halifem, benden sonra İmamdır.' Ben de size tebliğ ediyorum. Ben her kimin mevlası isem bu Ali (as) de onun mevlasıdır; bu Allah tarafından bana bildirilmiştir. "Maide 67. ayetin nazil olmasından sonra irad edilen bu hutbe göstermektedir ki, Hz. Ali'nin halife oluşu bizzat Allah'ın emri iledir.
Bu hutbenin altı yerinde imamlığın Hz. Ali'nin olduğu belirtilmiştir:
"1- Ali b.Talib, benim kardeşimdir, vasimdir, halifemdir ve benden sonraki halifemdir.
2- Allah Resulünün (sav) halifesi odur. Müminlerin emiri odur. Allah tarafından tayin edilen hidayet imamı odur.
3- Ey insanlar! Bu Ali'dir! O benim kardeşimdir, vasim, ilmimi toplayan ve ümmetim arasında iman eden kimseler üzerindeki halifemdir.
4- Ey insanlar! Ben hilafet emrini kıyamet gününe kadar imamet veraseti olarak neslime emanet ediyorum.
5- Ali, Allah tarafından tayin edilen imamdır.
6- Benden sonra Ali, Allah'ın emri ile sizin veliniz ve imamınızdır. İmamet makamı ondan sonra da Allah ve Resulü ile görüşeceğiniz güne kadar O'nun evlatlarından olan benim neslimin hakkıdır."
Hz. Ali'nin imamet ilanından sonra henüz insanlar dağılmadan Maide Suresi 3. ayeti nazil oldu: "Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetlerimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçtim."Resulullah (sav); "Allah u Ekber! Din kemale erdirildi.
Nimet tamamlandı. Yüce Allah benim risaletime, Ali'nin velayetine razı oldu" buyurdu.
Yani, Hz. Ali'nin imametinin bilinmesi ile İslam dini tamamlanmıştır. Ve bu Allah'ın emridir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Hz. Ali'nin imametini reddetmek, Allah'ın emrine karşı gelmektir. Gadir-i Hum hadisinin yer aldığı 220 Sünni kaynaktan bazıları şöyledir:
1- İmam Fahr-i Razi, Erbain'de bütün ümmetin bu hadis üzerinde icma ettiğini söylemektedir 2- İbn Kesir, Bidaye, cilt 5, sayfa 212 3- Ahmed İbn Hanbel, Müsned, cilt 4, sayfa 164, 165, 281 4- Celaleddin Suyuti, Durrü'l-Mensur 5- İbn Cevzi, Tezkiret'ül-Havass'il-Ümme, sayfa 17 6- Nesai, Hasais, hadis no: 66, 95, 96 7- Buhari, Tarih, cilt 1, sayfa 375 8- Nişaburi, Sahih, cilt 2, sayfa 325
İmametin Hz. Ali'nin ve onun evlatlarının hakkı olduğu ile ilgili İmam Gazali'nin görüşü ile konuya son verelim: "Fakat hilafet hususunda delil bütün açıklığı ile ortaya çıktı. Ve konu aydınlandı. Cumhur (müslümanların tamamına yakın çoğunluğu) Gadir-i Hum Hutbesi'ndeki hadisin metninde şeksiz şüphesiz tam icma ve ittifak ettiler.
Orada Resulullah şöyle buyuruyor: 'Ben kimin idarecisi isem, Ali de onun idarecisi ve velisidir." (İmam Gazali'nin Sırr'ul Alemeyn ve Keşfi ma fi'd Dareyn, sayfa 16-18)"
Dolayısıyla icmaya ve icma ile sabit naslara aykırı olarak teviller üretmek batıldır. Eğer onun hilafetini kurtarmak için 'icma hâsıl olmuştu' derseniz, şüphesiz bu da doğru değildir.
Çünkü onun hilafetinde icma yoktur. Nasıl olsun ki? Hz. Abbas ve evlatları, Hz. Ali ve zevcesi Hz. Fatıma ve evlatlarının hiç birisi biat halkasında bulunmadılar. Dahası Sakife'de bulunanların bile birçoğu muhalefet ederek oradan ayrıldılar." (İmam Gazali, Sırr'ul Alemeyn ve Keşfi Ma fi'd Dareyn, sayfa 16-18)
Hz. Ali Efendimizin ve Hz. Fatıma'nın imametin Hz. Ali'nin hakkı olduğuna dair beyanları ortadadır. Kısaca Gadir hadisinde yer alan Hz. Ali'nin 'halife ilanı' inkârı mümkün olmayan bir hakikattir.
Gadir Bayramı bütün Müslümanlara mübarek olsun.