Prof. Dr.
Haydar Baş'ın gazetemizde yayımlanan 06.12.2012 tarihli yazısıdır
Sıfır sorun politikası üzerine kurulu olduğu iddia edilen dış siyasetimizde gelinen nokta, geçmişte "kırmızı çizgimiz" dediğimiz çevrelerle işbirliğine dönüşmüştür.
Petrol ve gaz konferansına katılmak üzere Irak'a hareket eden bakanımızın uçağı, Bağdat yönetiminin izin vermemesi nedeniyle Kayseri'ye inmek zorunda kaldı.
Malum, Türk hükümeti Irak merkezi hükümetini adeta devreden çıkararak muhatap olarak kendine Barzani yönetimini seçmişti.
"Seninle gurur duyuyoruz" denilerek karşılanılan Barzani ile petrol alımı ve enerji konularındaki anlaşmalar, Bağdat hükümetinin karşı çıkmasına rağmen devam etmektedir.
Irak merkezi hükümetinin bakanımızın uçağının inmesine izin vermeyerek yapma cüretinde bulunduğu bu tavır, reddedilen merkezi yönetimin Türkiye'ye, karşı hareketidir.
Türkiye, yıllarca terör konusunda canı ve malı ile mücadele ettiği çevreleri destekleyen, besleyen ve eğiten güçleri bugün devlet nezdinde muhatap kabul etmektedir.
Bölücü hareketin başı ile olan sıcak temaslarla gelinen nokta ortadadır.
Bugün kırmızı çizgiler, devlet politikası haline getirilmiştir.
Üstelik Türkiye, bölücü eylemleri yapanlarla ilişkileri yumuşatma konusunda sadece kendi ülkesi ile de yetinmemekte, komşu Suriye'de yaşanan işgal sürecinin müsebbibi olanlara da kucak açmaktadır.
İşbirlikçi Barzani, Suriye muhalefetini eğittiğini itiraf etmiştir.
Bugün basına yansıyan ve hükümet kanadından reddedilmeyen destekler ile Suriye bölücü hareketi de ülkemizden destek bulmaktadır.
Suriyeli yaralı isyancılar Türkiye'de tedavi edilmektedir.
İsyancıların zaman zaman Adana ve İstanbul'daki kamplarda eğitim aldığı ifade edilmektedir.
Mültecilerin çoğunluğu isyancıların aileleridir. Bunlara bugüne kadar 400 milyon dolar harcandığı bizzat Başbakanımız tarafından açıklanmıştır.
ABD'den veya Katar gibi ABD uzantılı ülkelerden isyancılara destek maksadı ille gönderilen silah ve mühimmatın geçiş noktası maalesef ülkemizdir.
Suriye sınırına yakın yerlerden farklı ülkelerin ajanlarının geçiş yaptığı gelen haberler arasındadır.
Ve bunlardan da önemlisi, Suriye muhalif gücünü, isyancıları resmen tanıdık.
Liderinin bir Hıristiyan olduğu Suriye Ulusal Konseyi'ni de içine alan Suriye Ulusal Koalisyonu'nu ülkenin resmi temsilcisi olarak Türkiye kabul etmiştir.
Nedeni bilinmeyen bir şekilde gelinen noktada Türkiye, ülkemizi ve bölgemizi tehdit eden güç odakları ile işbirliği halindedir. Hatta fiilen de desteklemektedir.
Bu ilişkiler karşılığında güç ve prestij kaybına uğrayan Türkiye, bölgesinde de gittikçe yalnızlaşıyor