İslam'ın temel kavramlarından biri olan sırat-ı müstakimdir. Doğru yol manasına gelen sırat-ı müstakim, insanları Allah'ın rızasına kavuşturan davranışların tümüdür.
Yani Allah'ın, "Ben bundan razıyım. Bu kulumun yaptığı işler güzeldir, doğrudur" dediği yol üzere insanın gitmesidir.
Öyle işler vardır ki siz, bunları eda edersiniz, yerine getirirsiniz, görünüşte de çok güzel olur ve fakat bu yaptığınız işlerden Allah razı olmaz, hoşnut olmaz.
O takdirde insan, görünürde çok güzel şeyler de yapmış olsa hakikatte sırat-ı müstakim, yani doğru yol üzere olmaz.
Çünkü yapılan işin özünde, merkezde, "Allah bu işten razı mıdır değil midir?" sorusu vardır. "Evet! Bundan Allah razıdır" diyebiliyorsanız, o zaman yaptığınız iş hoşa gitmemiş olsa dahi, görüntüde mükemmel görünmese dahi sırat-ı müstakim üzeredir.
Her insanın kalbinden Allah'a bir yol gider
Bir başka mana da şudur; her insanın kalbinden Allah'a bir yol gider. Bu yoldan insanın sağa sola sapmadan Allah'a vâsıl olmasıdır sırat-ı müstakimdir. O'nun rızasına kavuşmasıdır, cemalini müşahade etmesidir, O'nun muhabbetine gark olmasıdır. İşte bu hal üzre insanın hayatının devamına, sırat-ı müstakim üzre bir hayat denir.
Ayet-i kerimelerde Allah bizi uyarıyor. Mesela Sure-i Fatiha'da, "Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiklerinin yoluna" buyuruyor. Bu nimet verilen insanlar kimlerdir?
Ehl-i Beyt'tir. Mânen rızıklananlardır. Mânen rızıklanmak ne demektir? Cenab-ı Hakk'ın feyzini, muhabbetini almak demektir.
Cenab-ı Peygamber Efendimizin hadis-i şerifine göre, bir gün sahabesi ile birlikte otururlarken elinde bir çalı parçası ile yere birçok çizgi çiziyor ve ortasından da bir çizgi çiziyor.
Sonra sahabesine şöyle buyuruyor: "Bunların hepsi bir yoldur. Ama bu ortada gördüğünüz yol dosdoğru, sırat-ı müstakim olan yoldur. Bunun dışındakilerin her birinin başında bir şeytan yatar. Siz, o yollardan bir tanesini tercih ettiğiniz zaman farkında olmadan Allah'ın rızasının dışına çıkar, helak olursunuz."
Demek ki insanların kalbinde çok miktarda yol var. Ama bir tanesi var ki, o, doğrudan insanı Allah'a bağlıyor. İşte Resûlullah'ın beyan ettiği o sırat-ı müstakim denilen doğru yol, insanı Allah'a vâsıl eden, Allah'a bağlayan yoldur.
Diğerlerinin başında, beyan ettiği gibi, düşüncedir, felsefedir, nazariyedir, hülasa şu veya budur, bunların her birinin başında bir şeytan vardır. Ona tâbi olursanız, "doğru yoldan gidiyorum" zannıyla gittiğiniz halde (Allah muhafaza etsin) bâtıla, yanlışa, sapıklığa düşmüş olursunuz.
Resûlullah'ın (s.a.v.) daveti sırat-ı müstakimedir
Cenab-ı Hak, "O gün gökyüzü beyaz bulutlar ile yarılacak ve melekler bölük bölük indirilecek." Buyuruyor. Cenab-ı Hak, kıyametten bahsediyor.
Yani şu gördüğümüz nizam, tabiatın, kâinatın hali böyle kalmayacak. Er veya geç tabiatta mevcut olan düzen, nizam, onun en küçük parçası atom çapından kürresine kadar bozulacak.
Yani bir fiziki kural işleyecek. Mesela şu anda galaksilerde bulunan kara delikler bunun çok açık delili ve de ispatıdır.
Nötron çöküşü dediğimiz maddenin yokluğu olayı vardır. Biliyorsunuz Einstein, elektronların hareketinden bahisle diyor ki; "Bazan bakıyorsunuz bir enerji, bazan da bir yoğunluk..."
Maddenin hakikatini, özünü teşkil eden bu harekettir. Elektron hareketi... Çekirdek etrafındaki elektron hareketi...
Şimdi bu bir yoğunluktur veya bir enerjidir. Ne olursa olsun bunun zamanla çökeceği ve dolayısıyla nötron merkezinde buluşacağı, böylece madde dediğimiz bu yapının yaş sınırına göre yok olacağı gerçeği var.
Mesela tabiatta mevcut olan varlıkların 16 milyar yıldan beri hayat sürdüğü ve fakat bunun birçoğunun da nötron çöküşüne tâbi olarak, yani bu enerjiyi kaybederek kara delik haline geldiği söyleniyor. Düşünün ki bunların tamamında bu kader yaşanacak. O zaman bütün kâinat kara delik olacak.
Devam edecek...
(Prof. Dr. Haydar Baş, İcmal Dergisi Nisan 2017)