Bu makalemizde sevgi kavramı üzerinde duracağız. Sevgi ve buna ulaşmanın yolları üzerine yazmaya çalışacağız.
Toplumumuzun getirildiği bugünkü durumuna baktığımızda bu konunun ne kadar önemli olduğu anlaşılır.
Hepimiz yakinen görüyoruz ki; toplumumuz belki de hiçbir dönem bu dönemdeki kadar sevgiye muhtaç hale gelmedi. Haklı olarak şu soru akla geliyor: Bu hâle nasıl geldik?
Hakikaten bugünün insanının, mustarip, kendisinden kaçan, kendisi ile kavga eden bir görüntüsü var. Yine fertlerden vücuda geldiği için toplumun da; problemli, kaos ortamına sürüklenmiş, her an sanki bir hadiseye gebe imiş gibi bir manzarası var.
Tabii bunun asıl sebebi, her zaman ifade etmeye çalıştığımız gibi, insan denilen varlığın görüntüsünün tezahürü olmasıdır.
İnsan, Allah'ı arıyor
Aslında bizim toplumda gördüğümüz hadiseler, topluma mal edilmiş olsalar dahi, bunlar, tek tek insanların vücuda getirdiği olaylardır.
Yani bugün biz, rüşvetten, yalandan, gasptan, hırsızlıktan vs. suçlardan bedbin isek, mustarip isek, bunlardan zarar görüyor isek, aslında bu, bizim toplumu meydana getiren insanlarımızın tamamında çok ciddi hastalıkların, problemlerin olduğunun, aynı zamanda bu insanların çürümeye meylettiğinin göstergesidir.
Toplumları fertler vücuda getirir. Toplumlar aslında insanların aynasıdır. Yani toplum meydanında ne varsa bu, sende ve bende olandır. Fert olarak biz, yalnız başımıza kaldığımızda bunu ortaya koyamayız. Ama toplumsal manzarada her şey açığa çıkar. İşte genelde insanlık ve özelde insanımız maalesef böyle bir kaderi yaşamaktadır.
Öte yandan, tek tek bireylerin fıtratında doğruluk, düşünce ve gerçeği arama mevcut olduğu için hepimizde güzel olan bir şeyi arama seferberliği de var.
Topyekûn bir arayışın içine girmiş durumdayız aslında. Yanlışı, zararlıyı yapmamıza rağmen aslında bu yanlışlarda, bu zararlılarda biz, faydalı olan bir şeyin de peşine düşmüş vaziyetteyiz.
Fakat burada işin enteresan noktası, takip ettiğimiz yollar yanlış olduğu için bu neticelere ulaşıyoruz. Eğer biz bu arayış içerisinde ne aradığımızı bilmiş olsak ve aradığımız şeyi de güzel yollardan hayatımıza geçirmesini bilmiş olsak, aradığımıza kavuşacağız. Dünyanın da düzeni değişecek. Ama bugüne kadar böyle olmadı.
O halde görüyoruz ki, toplumun her bir ferdinin bu anlamda sevgiye ihtiyacı var.
Sevgiye muhtaç bir halimiz var. Zaten hepimizin cevherinde olan bu İlahi duygudur.
Belki de biz farkında olmadan bunun etrafında pervane gibi dönüp dolaşıyoruz. Yani O'nu arıyoruz. İçimizde gizli olan o hazineye doğru koşuyoruz.
Seferberlik O'na doğrudur. Ama dediğimiz gibi bunu, nerede, nasıl elde edeceğimizi bilemediğimiz için "koş babam koş" bir yorgunluktur devam ediyor.
Sevgide sınır olmayışın sebebi
Sevgi bir haslettir. Bir cevherdir. Bir duygunun meylidir. Dikkat edersek bu, bütün insanlarda, hatta bütün mahlûkatta vardır. Bir şeye doğru meylederler.
Bu meyledişin sebebini insan izah da edemez. "Bu varlığa ben neden meylediyorum? Benim gönlümün bu tarafa akmasının sebebi nedir?" diye insan kendine sorsa, bunun izahını yapması zor, belki de imkansızdır.
Hepimizde, böyle bir duygu, böyle bir akan sel var. Dikkat edersek bu sınırsızdır. Hayvanları seversiniz, bitkileri seversiniz, insanları seversiniz, dağları, taşları seversiniz; yani bu o kadar engin bir duygu ki nerede ise bunun sonu yoktur.
Devamlı surette mekâna, zamana göre de değişir. Bir tabiat manzarası ile karşı karşıya gelirsiniz, ona gönlünüz meyleder. "Bende niçin böyle bir meyil var?" desen, izahını yapamazsın.
Ama bu aslında insandaki iç tabiatın zenginliğinin de bir tezahürüdür. Şayet onda, gördüklerine karşı böyle bir meyil olmazsa, dış tabiattan kendini sakındırırsa içine kapanır, bedbin olur. Akıl hastalıkları baş gösterir.
O zaman da huzuru, saadeti, mutluluğu bulmak için psikiyatristlere götürüp insanı tedavi ettirme yolunu, yöntemini aramak durumunda kalırsınız.
Kısaca demek istediğimiz şey şudur: Sınırsız bir arayış vardır. Sınırsız bir meyil vardır. Burada benim kanaat-i şahsiyem odur ki, işin gerçeği de budur, sevilenin sonsuz olduğunun, sevdiğimiz her şeyin o sevilene doğru bizi sevk-i tabii ile sürüklediğinin işaret ve alametidir bu.
Yani biz farkında olmadan aslında Cenab-ı Hakk'ı çeşitli yollarda, çeşitli varlıklarda sevmek istiyoruz. İşin farkında değiliz.
Çünkü sonsuz O'dur. Şendeki sonsuz sevgi duygusu eğer bir yerden bir yere devamlı surette bir arayış çemberi içerisinde sürekli halde geziyor ve her gördüğüne "budur" dercesine varmak istiyorsan veya O'nunla olmak istiyorsan, içindeki sonsuz Vacibu'l-Vücud olan Allah'tan gelen sevgi ile beraber bir arayış peşindesin de ondandır.
Devam edecek...
(Prof. Dr. Haydar Baş, İcmal Dergisi Şubat 2016)