Bakınız Allah Kur'an'da ne buyuruyor: "Huzurumuza çıkacaklarını beklemeyenler, dünya hayatına razı olup onunla rahat bulanlar ve ayetlerimizden gafil olanlar yok mu, işte onların kazanmakta oldukları (günahlar) yüzünden varacakları yer, ateştir." (Yunus 8 ).
"O kişiler Allah'a kavuşmayı ummadılar." Allah'a döneceklerine,Allah'ın onları hesaba çekeceklerine ihtimal vermediler. Oysa Cenab-ı Hak, hem iyilik, hem de kötülük yönünden zerrenin hesabını soracak. Böyle bir şeyi hesaba koymayanlar ne yapıyorlar? Ayete göre, "Bununla dünya hayatına razı oldular."
Ne var, ne yok, hep dünya. "Gelin biraz ahiretten bahsedelim" dendiğinde, sana; "güzel ama ne zaman olacak? Gidip gelen var mı?" gibi çok yanıltıcı ve de hileli tarzda sorular sorarlar. Nefis, insanı böyle konuşturuyor. Onun avukatı da İblis.
Bunu derken mal mülk kazanmayacak mıyız? Tabii en fazla biz kazanacağız. Kazanacağız ki, "demek ki inançlı insanlar bunu kazanmasını iyi biliyor" diyecekler. Böylece, belki "müellefe-i kulub/madde ile kalbi yumuşayanlar" sınıfına girer de seni, beni geçer.
"Bunlar ayetlerimizden gafildirler: Dünya ile doyarlar. Daha başka bir şey istemezler." "Onların yaptıklarına karşılık Allah onlara ateşi verecek." Allah, hepimizi böyle bir akıbetten muhafaza eylesin!
İbadet İmanın İspatıdır
Hakikaten insan o kadar enteresan bir varlık ki, inkar etmek için çok büyük serseri olmak lazım. Benim rahmetli kızım Trabzon Tıp Fakültesi'nde tedavi oldu. Allah razı olsun! Doktor arkadaşların her biri büyük bir hassasiyetle, titizlikle, dikkatleilgi gösterdiler. Ailece son derece kendilerine müteşekkiriz. Allah hepsinden razı olsun!
"Beyin sapı" denilen, 7-8 cm'lik bir yer var. Beyin sapındaöyle şeyler var ki, mesela bir santimetre karede gözün görmesini temin eden hücreler, sinirler var. Kulağın duymasını, burnun koku almasını, dilin tatmasını temin eden hücreler, sinirler var. Mesela çocuğa dokunuyoruz. "Efendim. Dokuzuncu sinir devrede" diyor.
Kısaca şunu arz etmek istiyorum. O beyin sapında bir santimetrekarelik bir yeriniz vazife görmezse, faraza bu gözünüzle ilgili merkez olsa, görmüyorsunuz. Kulağınızla ilgili merkez olsa, duymuyorsunuz. Burnunuzla ilgili merkez olmazsa, koklayamıyorsunuz. Dilinizle ilgili merkez olsa, tat alamıyorsunuz.
Bu, ne acayip bir sistem ki 7-8 santimetrelik bu beyin sapı dediğimiz yere, insanoğlunun birçok özelliği toplanmış.
Bilgisayar gibi basıyorsun, aynı vazifeyi, aynı anda, hiç şek şüphe göstermeden yapıyor. Bu, bir tesadüf olabilir mi? Ben o zaman arkadaşlara dedim ki, "Bir insanın inkar etmesi için hiç aklının olmaması lazım."
Sadece orası mı? Değil. Yiyeceğiniz gıdayı alırken, midede asit ifraz eden bezler, beyinle irtibat kuruyor. Beyin talimat veriyor. "Şimdi sana 50 gram et, 100 gram ekmek, şu kadar gram sebze geliyor. Bunları senin eritmen için şu kadar asit ifraz etmen lazım" diyor. Şayet bu ifraz fonksiyonu olmazsa hazım olmuyor. Fazla olursa perişan oluyorsun. Miden yanıyor vs. Her insanda bu sistem kurulmuştur.
Bazı arkadaşlar "
Bunu bir güç yapıyor" diyor. Hiç bir güçyapmıyor. Allah yapıyor. Öyle bir irade ki, adeta her yerde kendisini okuyor. Bırakın akıllı olmayı, deli olmamak şartıyla her insanın vücudunun her zerresinde Allah'ı görmemesi mümkün değil.
Bunu İnsan görecek ve de hesabını kitabını iyi yapacak. "
O benden ne istiyor?", bunu düşünecek. Hayatına bu tarzda, bu şekilde yön verecek. O'nun isteklerine ram olacak.
Kulluk dediğimiz de budur. Yani Allah'ın isteğine ram olmak. Olursan, mutlu olursun, huzur içinde olursun. Boşlukta olmazsın.
Şimdi en zenginimizden en fakirimize kadar, bizim hayatımızda ciddi boşluklar var. Niye?
Biz, asıl sahibimizle arayı çok açtık. Barışmak istersek, o da çok basit. Özür dilersin. "Beni affet" dersin. O, o kadar merhametli ki hemen seni affeder.
"Kim (bu) haksız davranışından sonra tövbe eder ve durumunu düzeltirse şüphesiz Allah onun tövbesini kabul eder.
Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir." (Maide, 5/39) buyuruyor.
Adına kurban olduğum o kadar da merhametli."
(Prof. Dr. Haydar Baş, Hikmetin Sırları eserinden)