Prof. Dr.
Haydar Baş'ın gazetemizde 25.07.2001 tarihli yayımlanan yazısıdır
Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde İngilizler Ortadoğu ve Hicaz bölgesini Osmanlı'dan koparabilmek için çok çeşitli oyunlar oynamışlardır.
Hüseyin b. Ali'yi, İslam alemini parçalamak maksadıyla halife yapma vaadiyle öne çıkaran İngilizler, diğer yandan da Muhammed Abdülvehhab aracılığı ile ehl-i sünnet akaidine uymayan yeni bir mezhep ortaya çıkarmak için faaliyet gösteriyorlardı. Bu oyunlar neticesi Osmanlı'nın yıkılmasını ve İslam dünyasının parçalanmasını temin ettiler.
"Tarih tekerrürden ibarettir" sözünü doğrularcasına, günümüzde aynı oyun bizim üzerimizde oynanmaktadır.
Bir yanda dışarıdan destekli halife taslakları, diğer yanda milletin inancını zorlaştırma faaliyetleri. Bunlar artık siyasi bir boyut kazanmış vaziyettedir.
Maksat bellidir. Milleti dininden uzaklaştırıp, Hıristiyanlaştırmak ve bu vesileyle uzun zamandan beri devam eden Avrupalılaşma gayretlerine son noktayı koymak. "Milleti dininden uzaklaştırma" noktasında sinsi bir taktik uygulanmaktadır.
Millete "dininizi bırakacaksınız" şeklindeki telkinlerin hiç bir fayda sağlamayacağını bilen güçler, "Protestan Müslümanlık" anlayışını insanımıza empoze etmeye çalışmaktadır.
Yani aslından tamamen uzaklaştırılmış, tamamen Hıristiyanlığın bakış açısına göre bir din anlayışı millete pompalanmakta, yerli figüranlar da bu anlayışın milletimize pompalanma işin de alet olarak kullanılmaktadırlar.
Kökleri dışarıda olan bu projenin yerli figüranları kimlerdir diye sorulursa, ailevi köklerinin merkezi olan Yunanistan'a gidip, buradan teşvik görmüş daha sonra ABD'de Yahudi lobileriyle görüşüp buralardan icazet almış ve memleketine bu vaziyette dönmüş kimselerdir, deriz.
Diğer din mensuplarına serbestlik ve hürriyet vermekle, kendi dinini Hıristiyanî değerlere göre yorumlamayı birbirine karıştırıp adına da diyalog ve hoşgörü diyenlerin soyağaçlarının çoğunlukla farklı bir inanca ve milliyete dayanması da şüphesiz bir tesadüf değildir.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi bizim hiç kimsenin şu veya bu dine mensup olmasına karşı çıkmamız söz konusu olamaz.
Ancak mesele bir dine mensup olmanın ötesinde, vatanın ve milletin bölünmesi, parçalanması meselesidir. Burada yapılmak istenen budur. Oyun çok ciddi ve planlı bir şekilde oynanmaktadır.
Eğer gerekli tedbirler acilen alınmazsa, devletten, vatandan ve de dinden olmak gibi vahim bir netice ile karşı karşıya kalabiliriz.
Unutmayalım ki geçmiş hadiselerden ders alınmadığı takdirde, tarih tekerrür etmeye devam edecektir. Bizden söylemesi.