Prof. Dr.
Haydar Baş'ın gazetemizde yayımlanan 07.11.2013 tarihli yazısıdır
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde gerçekleştirdiğimiz 8.
Milli Ekonomi Modeli Kongresi, Batının uyuyan aslanın bir gün uyanmasından halen endişe ettiğini bizlere hatırlattı.
Kongreye Uluslararası Milli Ekonomi Modeli Birliği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lisiçkin de katılmıştı.
Lisiçkin ile Türkiye'de yaptığımız görüşmelerde, Kıbrıs Türk çiftçisinin ürününü satma problemi olduğundan bahsederek, "Bu konuya Rusya ile bir çözüm getirebilir miyiz? Araştırın" demiştim.
Dostum Lisiçkin, Kıbrıs'a büyük bir müjde ile geldi. Kıbrıs çiftçisinin en büyük problemi olan pazar konusunu halledebileceklerini, ürünlere Rusya'da alıcı olacaklarını ifade etti.
Bu, bağımsızlığı tanınmamış bir devletin günümüzün süper gücü olarak ilan edilen Rusya tarafından tanınmasının ilk adımıdır.
Ne mutlu ki, bizim elimizle gerçekleşmiş tarihi bir olaydır. Türk siyaseti bu güzel adımın devamını getirmeyecek olursa, biz KKTC'nin tam bağımsız bir devlet olarak uluslararası arenada tanınması için farklı ülkelere de yöneleceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti için "yavru vatan" olan Kıbrıs'tan hafta sonu yükselen bu özgürlük ve tanınma sinyali, Güney kesimi hemen tedirgin etti.
Güney kesim Türkiye'ye ilk resmi ziyareti öncesinde kapalı bölge Maraş'ı talep ediverdi.
Rusya atağımız, AB'ye üyelik sürecinde her daim aba altında sopa misali önümüze konulan Kıbrıs'ı Rum kesimince bir an evvel elde edilmesi gereken bir noktaya taşımıştır.
Görünen o ki, Rumlar gözlerine kestirdikleri Türk tarafını kaptırmanın telaşına düştüler.
Bu noktada ülkelerin ayakları üzerinde durabilmesinde ekonomik bağımsızlığın önemine değinmek gerekiyor.
KKTC bundan sonra MEM'in kurallarını hayata geçirirse, sağlam bir ekonomi düzenine kavuşacak.
Rumları korkutan bir konu da KKTC'nin MEM açılımı olmuştur.
Kongrede konuşan Prof. Lisiçkin; Brezilya, Çin, Venezüella ve Güney Afrika ile temas içinde olduklarını belirterek bundan sonraki kongrenin Latin Amerika'da olabileceğini söyledi.
MEM, kapitalizmin çarkları arasında ezilen, sömürüden bıkan devletlerin sığındığı bir liman olarak öne çıkıyor.
Şimdi dünyada bir "MEM Bloğu" oluşuyor. Bu bloğun başını çeken Rusya, MEM'in kurallarını meclisinde kanunlaştırmaya başladı bile.
Kapitalizm demişken, Lisiçkin, Erbakan'ın ve ekibinin "Adil Düzen'i" kendilerine yeni bir sistem olarak getirdiğinin ancak bu model için "kapitalizmin şekil değiştirmiş halidir" denilerek Rusya tarafından reddedildiğinin altını çizdi.
Kapitalizm serbest piyasa ekonomisini uygularken, MEM devletin piyasalara müdahalesini kabul eder ve mali dengeleri ayarlar.
Erbakan'ın Adil Düzen'i de piyasalara müdahaleyi değil, serbest ekonomiyi kabul ettiği için yeşil kapitalizm olarak görülmüştür.
MEM ile biz şunu ispat ettik. Üretim ile tüketim arasında her zaman bir fark söz konusudur.
Siz 1 çuval mısırı 100 liraya tarlaya attığınızda, 5 çuval ürün alırsınız. Ancak piyasada aldığınız 1 çuval mısır tohumunun karşılığı para vardır.
MEM, aradaki farkın devlet eli ile kapatılmasını kurallaştırmıştır.
Bu sayede MEM, üretim ile tüketim arasındaki dengeyi sağlamaktadır.
Emperyalizmin karşısında direnen devletlere ve halklara, kaynaklarını ve insan emeğini devreye koyarak var olmayı öğreten tek sistemdir.
Bunun ispatı, uygulanmasını konuşmanın bile kapitalizmden nemalananları telaşa düşürmesidir.