Prof. Dr.
Haydar Baş'ın Yeni Mesaj gazetesinde 29.06.2015 tarihli yayımlanan yazısıdır.
Haliç Kongre Merkezi'nde Kızılay'ın düzenlediği iftar yemeğinde "Suriye'nin kuzeyinde bir devlet kurulmasına müsaade etmeyeceğiz" diyen Erdoğan da çok iyi bilmektedir ki, adım adım bu devlet inşa ediliyor.
Yahudi asıllı bir kişinin kurduğu ve ABD'nin desteklediği IŞİD terör örgütünün İslam'la alakası olmadığı ortadadır.
IŞİD'in Suriye'nin Türkiye hattında çok yeri ele geçirdiği ve bu yerleri bir süre sonra Barzani'ye teslim ettiği düşünüldüğünde, sınır ötemizde önce bir Kürt devleti, nihayetinde ise Büyük İsrail komşumuz olacaktır.
Dört saç ayağından bahsedilerek kurulacak Arz-ı Mev'ud hayalinde Irak, İran, Suriye ve Türkiye'den toprak alınması hedeflenmiştir.
Ülkemiz, gizlenmeyen Büyük İsrail planında maalesef devletin kurulmasında aktif rol oynamaktadır.
AKP Kongresi'nde "Türkiye seninle gurur duyuyor" nidalarıyla karşılanan Barzani'nin askerlerinin topraklarımızdan otobüslerle geçirildiği pek çok gazetemizde haber yapılmıştı.
Batılı basın organlarınca El Kaide'ye, IŞİD'e giden insan ve mühimmat takviyesinin Türkiye'den geçişine müsaade edildiği yazılmış ve yalanlanmamıştır.
Hatta sınıra yakın illerde yer alan hastanelerde Suriye'de savaşan yaralı muhaliflerin tedavi edildiği bölgeden gelen haberler arasındadır.
Bu ortamda yetkililerin "Devlet kurulmasına müsaade etmeyiz" demesinin hiçbir hükmü yoktur.
Zira hukuki bir sebebin olmadığı bir Suriye savaşı, sadece sınırı ele geçirecek olan PYD'nin ihtiyacı olan koridoru tamamlayacaktır.
İşin bir de anayasayı ihlal eden hukuki boyutu vardır.
TSK'ya PKK'nın Suriye uzantısı PYD'nin ele geçiremediği tek bölge olan Cerablus'a girmesi için emir verildiğinden bahsediliyor.
TSK'nın yazılı emir istemesi üzerine istifa etmiş hükümetin Başbakanı Davutoğlu'nun savaş emrini yazılı olarak ifade ettiği belirtildi.
Anayasa'nın 92. maddesine göre, TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesine izin verme yetkisi TBMM'nindir. Meclis geçiş döneminde iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına karar verilmesi kaçınılmaz ise Cumhurbaşkanı da buna izin verebilir.
Anayasa'nın 92. maddesine göre, Davutoğlu'nun böyle bir yetkisi bulunmamaktadır.
Bütün bunlar Türkiye'nin karanlık bir döneme girdiğini içinden çıkılması zor günler yaşayacağımızı göstermektedir.
Allah sonumuzu hayreylesin.