Prof. Dr.
Haydar Baş'ın Yeni Mesaj gazetesinde yayımlanan 23.06.2016 tarihli yazısıdır
Ehl-i Beyt içinde yer alan Hz. Hasan Efendimiz, Ehl-i Beyt imamlarının da ikincisidir.
Hz. Peygamber, Hz. Hasan hakkında, "O ikisi (Hüseyin'i de kast ederek) yeryüzü halkının en hayırlı kişileridir" buyurmuştur. Y
ine onlar için, "Hasan ve Hüseyin, Benim oğullarımdır. Kim onları severse Beni sever. Kim Beni severse Allah onu sever. Allah kimi severse onu cennete koyar.
Kim o ikisinden nefret ederse Benden nefret etmiş olur. Kim Benden nefret etmiş olursa Allah'tan nefret eder. Allah kimden nefret ederse onu cehennemine koyar" buyurarak, sevilmelerini emretmiştir.
Allah Resulü, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimize 'oğullarım' diye hitap ederdi.
Muaviye, "Onlara Peygamber'in oğulları demeyin, Ali'nin oğulları deyin" diye fitne çıkardığında İmam Hasan, Muaviye'ye delil olmak üzere şöyle demiştir: "Allah Resulü, nefislerinden kendisi ile birlikte babamı, oğullarından Benim ile Kardeşimi ve kadınlarından annem Fatıma'yı bütün insanlardan ayırıp çıkardı. Biz, O'nun ailesi, eti, kanı ve nefsiyiz. Biz O'ndanız, O da bizdendir" demiştir.
Bu konuda İbn-i Abbas'dan Resul-i Ekrem'in şöyle buyurduğu nakledilir: "Allah-u Teala her peygamberin zürriyetini kendi sülbünden kılmıştır. Benim zürriyetimi de Ali b. Ebi Talib'in soyundan kılmıştır."
Hz. Hasan Efendimiz, Ehl-i Beyt'ten olması sebebiyle Tathir ayeti olarak bilinen Ahzab 33'ün yani "Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt'ten her türlü çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister" ayetinin muhatabıdır.
Tathir ayeti nazil olduktan sonra İmam Ali'nin şöyle dediği rivayet edilir: "Bunun üzerine Resulullah buyurdu ki: 'Ya Ali! Bu ayet Senin, iki torunum Hasan ve Hüseyin ve Fatıma için nazil olmuştur."
Hz. Peygamber'in rıhletinden sonra hilafet Allah'ın emri ile Ehl-i Beyt soyundan gelenlere bırakıldığı halde, koltuk sevdasına dönüşen halifelik uğruna Ehl-i Beyt çok ağır zulümlere maruz kalmıştır.
Hz. Peygamber'in sağlığında iken Hz. Fatıma'ya bıraktığı Fedek Hurmalığı, O'ndan sonra halife tarafından elinden alınmak istenmiş; tertemiz oluşları Tathir ayeti ile sabit Ehl-i Beyt'in şahitlikleri dahi kabul edilmemiştir.
Hz. Fatıma, Fedek konusunda Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'i şahit gösterdiği halde halife onların şahitliğini kabul etmemiştir.
Ölümü hatırlayınca ağlayan Hz. Hasan, hesap gününü andığında yere yığılırdı. Namaza durduğunda benzi sararır, vücudu titrerdi.
İbn-i Kesir, İbn Zübeyr'den şöyle nakleder: "Vallahi kadınlar Hasan b. Ali gibi birisinden çekinmezlerdi. Yani gözlerini kaldırıp şehevi maksatla bakmayacağından emindiler."
Cenab-ı Hakk'ın sevip seçtiği Ehl-i Beyt mensubu Hz. Hasan'a üç sefer bizzat kendi ordusu içinden kişilerce suikast düzenlenmiştir: Bir defasında İmam Hasan namaz kıldırırken bir ok atılmış ancak giydiği zırhtan dolayı yara almamıştı. Cerrah b. Sinan adlı biri tarafından baldırına bir mızrak darbesi almıştır.
Yine bir defasında namaz esnasında hançerli saldırıya uğramıştır.
Bu büyük imam, hanımı olan Eş'as bin Kays'ın kızı Cude tarafından şehit edilmiştir.
O'nun bir nasihati ile bitirelim: "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkup sakının ve bilin ki, kim Allah'tan korkup sakınırsa Allah kendisine fitnelerden çıkış yolu gösterir, onu işinde doğru istikamete yöneltir, kemale ermesini sağlar, delilini galip kılar, yüzünü ak eder. Allah'ın kendilerine nimet sunduğu peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihler ile beraber istediklerinizi yerine getirir."
Allah şefaatlerine nail eylesin.