Prof. Dr.
Haydar Baş'ın gazetemizde 10.04.2013 tarihli yayımlanan yazısıdır
İzmir'de 12.sini gerçekleştirdiğimiz Milli Kahramanlarımızı anma programlarımız, halkımızın sıkıntılarını yakından dinleme fırsatı da veriyor.
Köylü kesiminin, çiftçi kardeşlerimizin programlarımıza teveccühü çok fazla…
Mazotun pahalılığından, gübre alamamaktan dertliler. Ektiğimiz para etmiyor ama "başka iş de elimizden gelmiyor" diye yakınıyorlar.
Dinlediğimiz bu şikâyetler yeni değil. Yıllardır aynı sorunları dillendiriyorlar ancak bizlere dert anlatmaya gelen çiftçilerimize, "Bu zamana kadar elleriniz ile yaptığınız yanlıştan niye dönmediniz?" demek isteriz.
Bizler, hükümetin AB'ye verdiği sözler gereği, 2013 senesine kadar tarım nüfusunu 10 milyona indirmek zorunda olduğunu senelerdir ifade ediyoruz.
Bizi dinleyip onlara oy verenlerin geldiği nokta, iş yapmıyor gerekçesi ile topraklarını satarak, tarımla uğraşmayı bırakmaktır.
AK Partisi hükümeti on senedir iktidarda. Geçtiğimiz seçimlerde şikâyet eden her kesimden oy alarak iktidara gelmesinde çiftçi kesiminin desteği çok fazla. Ancak gelinen nokta artık bu tavrın değişmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
İşçinin, memurun, emeklinin, dulun, yetimin aç olduğu günümüz Türkiye'sinde tarım sahasında uğraşmak, borçtan başka bir mana ifade etmiyor.
Oysa bankalara kredi karşılığı tarlasını, oturduğu evini, traktörünü ipotek ettirmek zorunda kalan çiftçi kardeşlerim, bu kaderi yaşamayabilirdi.
Biz
Bağımsız Türkiye Partisi olarak onlara noter tasdikli senetlerle "bolluk ve bereket" vaad etmiştik.
Tahditlerin kaldırılacağını garanti ettik.
Devlete ait topraklar uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında toprak kiralayabilecekler; yetiştirdikleri ürünün fiyatını kendileri belirleyeceklerdi.
Devlet, üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az 6 ay evvelinden avans verecekti.
Tarım içim gerekli olan finansman elde edilen üretim karşılığı senyoraj geliri ile karşılanacaktı.
Devlet, yatırım yapmak isteyen çiftçimize, "proje mukabili 0 faizli krediler" ve "gerekirse geri ödemesi üretim veya ürün" olacak türden kredi verecekti.
Çiftçinin pazar derdi olmayacak, devlet ürünlere pazar garantisi verecekti.
Meydanlarda, çiftçimize sahip çıkan bu projelerimizi dinleyen kardeşlerimiz, gittiler, kendilerini açlığa mahkûm edene oy verdiler.
Şimdi aynı projeleri salon programlarında anlatıyoruz.
Salonları dolduran çiftçi kardeşlerimiz bizi yine dinliyorlar.
Eğer bu seferde, bizi desteklemek yerine, kendilerini bu hale getirenlere oy verirlerse, bir dahaki seçimlerde konuşacak bir Türk tarımı ve Türk çiftçisi kalmayacaktır.