Malumunuz 7 Haziran'da milletimiz için hayatî bir seçim var. "Hayatî" diyorum çünkü ülkemiz gerek iç, gerek dış pek çok problemle kuşatılmış durumda ve maalesef bizi idare edenler herhangi bir çözüm üretemiyorlar.
Özellikle ekonomik problemler milletimize büyük mağduriyetler yaşatmaktadır.
Bizim dışımızdaki partilerin seçim beyannamelerini açıkladıkları programları takip ettim…
Bu arkadaşlar vaat ettikleri maaşı bu sistemde vermeye kalkarlarsa, yapacakları; vergileri ve cezaları arttırmak ve milleti zor duruma getirecek olan zam uygulamasıdır. Böyle bir tercihin milletin faydasına olmayacağı apaçık ortadadır. Mevcut sistemle hiçbir partinin vatandaşına hizmet etme imkânı yoktur…
Bu arkadaşlar benim projelerimden hareketle vaatlerde bulunuyorlar ama mevcut sistem içinde kaynak üretemedikleri için dediklerini yapmaları mümkün değil.
Biz, başta Rusya olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde uygulanmaya başlanan
Milli Ekonomi Modelimizle ürettiğimiz kaynaklar sayesinde projelerimizin hepsini hayata geçireceğiz. Bizim kaynaklarımız var…
Paramız hürriyetine kavuşacak
Şimdi size kısaca kaynaklarımızdan bahsedelim. Türkiye'nin yeraltında bulunan madenlerin değeri 3 katrilyon dolar. Bu tahmini bir rakam. Uzmanlar asıl değerinin bunun daha da üzerinde olduğunu belirtiyorlar. Bu madenlerin içinde altın, bor, toryum, çinko, nikel, linyit, demir var... Bu madenler işlenip mamul haline getirildiğinde elde edilecek gelir, 10 Türk devletini kıyamet sabahına kadar bakar.
Bir önemli husus da para politikasıdır. Mevcut sistemde piyasadaki para bu millete ait olan Türk Lirası değildir. Hele
Merkez Bankası'nı dışa karşı bağımlı yaptıkları için piyasada bize ait tek kuruş yok. Evet, cebimizdeki paranın adı Türk Lirası ama işin aslı öyle değil.
Mevcut iktidar, aldığı sendikasyon kredisi karşılığında Hazine'ye TL para koyuyor. Bu para ya Dolar'dır, ya Euro'dur ama genellikle Dolar'dır.
Şimdi Hazine'de Dolar olursa, cebimizdeki paralar da Amerika'nın parasıdır; Avrupa Birliği'nin Euro'su olursa, onundur. Dolayısıyla kendine ait parası olmayanların kalkıp da vatandaşa "şunu vereceğim, bunu vereceğim" demesi sadece boş laftır.
Peki, biz iktidar olursak, nasıl bir para sistemi getireceğiz isterseniz onu açıklayalım.
Bizim sistemimizdeki paranın adına "milli para" denir. Milli para bizim alnımızın teridir, işimizdir, aşımızdır, üretimimizdir.
Vatandaşın cebi para görecek
Devletler gayrisafi milli hasılalarına karşılık emisyonunu genişletir ve para basma hakkını kullanırlar. Türkiye maalesef 35 seneden beri bu hakkını kullanmıyor.
Biz, Milli Ekonomi Modeli'nin bir gereği olarak emisyonu genişletip para basma hakkımızı kullanacağız.
Mesela şu anki gelirimize karşılık paramızı bassak, 2 trilyon TL'ye tekabül eder. Halbuki şu anda piyasada 50 milyar TL ha var, ha yok.
Yani piyasada yeterli para yok. Mağazalarda raflar dolu, gönlün akıyor, "onu alayım bunu alayım" diyorsun ama cebinde para yok.
Biz madenlerimize karşılık 2 trilyon dolar her sene senyoraj hakkımızı kullanacağız, bu da 5.5 trilyon TL eder. Yıllık toplayacağımız vergi de 500 milyar TL eder.
Ayrıca, güneş enerjisi 310 milyar kilovat/saat, rüzgâr enerjisi 160 milyar kilovat/saat, dalga enerjisi 10 milyar kilovat/saat, hidroelektrik enerjisi 310 milyar kilovat/saat, biyokütle enerjisi 160 milyar kilovat/saat, toryum 2 trilyon kilovat/saat... Bu kaynaklardan elde edeceğimiz gelir ise 200 milyar TL. Toplamda 8.2 trilyon TL'lik muazzam bir kaynak...
Şimdi soruyorum: Bu kaynakla asgari ücreti 5.000 TL yapabilir miyiz? Her ay ev hanımlarına 1.500 TL verebilir miyiz? Yine her vatandaşımıza 1.000 TL vatandaşlık maaşı verebilir miyiz? Doğum yapan her anneye 15 bin TL verebilir miyiz? Her çocuğa 250 TL verebilir miyiz?
El cevap: Mutlaka veririz. Hiç kimse endişe etmesin. Biz, dünyaya mal olmuş modelimizle milletimizin bütün problemlerini çözmeye muktediriz.
Burada milletimize büyük görev düşmektedir. Artık bir kez daha aldanma lüksü yoktur. Bundan sonraki aldanışlar ülkemizi büyük felaketlere sürükleyebilir.
Gelin hep birlikte el ele verelim, güzel ve huzurlu günleri birlikte inşa edelim."