Kuvay-ı Milliye ruhu, milletin kimliğidir. Her milletin kendine has kimliği vardır. Her millete ait bir "ben" duygusu vardır. Nasıl bireylerde bir benlik varsa milletlerde de bir benlik vardır. Bu benliği kaybeden milletler, millet topluluğu olmaz, olsa olsa sürü olurlar.
Milli ruh dediğimiz o ruhun kendi istiklal ve istikbalini teminat altına almak için milletçe örgütlenmenin adına Kuvay-ı Milliye ruhu denir.
O ben denilen ruhu farklı bir yolla harekete geçiremezsin. "Ben tehlikeye düşüyorum. Ben yok oluyorum. Hiç kimse beni yok edemez. Beni kimse yıkamaz. Ben, benim" diyen bir ruhla istiklal ve istikbalini teminat almak için halkın uyanması, bir araya gelmesi, şahlanmasıdır Kuvay-ı Milliye ruhu.
İstiklal savaşında bu olmuştur. Herkes, "Bizi kimse esir edemez" demiştir. Bu dendiği için hakikaten millet esir olmamıştır. "Hasta adam" dedikleri adam kalkıp öyle bir sille yapıştırdı ki, 9 Eylül'de olduğu gibi hepsini mahvetti gitti. Kısaca Kuvay -ı Milliye ruhu bunun hayata geçmesidir.
Bugün buna niye yeniden ihtiyaç var? Çünkü, Sevr anlaşmasının vücuda getirmek istediği tahribatlar, milletimiz üzerinde çeşitli yollarla hala oynanmaktadır.
Farklı farklı kulvarlardan hareket ederek Türk milleti diye bir milletin ortadan kalkması hesaplanmaktadır. Bizim aslında bilemediğimiz husus da budur.
Bu milletin tarih sahnesinden yok edilme planı, programı, projesidir. Batının gözünde Türk, her zaman Türk'tür. Şark medeniyetinin mümessili de Türk'tür, İslam medeniyetinin mümessili de Türk'tür, Türk medeniyetinin mümessili de Türk'tür.
Bu, şu demek oluyor: Müslüman dünyanın tek temsilcisi vardır. O da Türk milletidir. Doğu'da, Uzakdoğu'da, Ortadoğu'da, hatta Avrupa'nın içerisin de ne kadar Müslüman görüyorsanız, bunları temsil eden bir millet vardır. Bütün hesap ona karşı oynanmıştır.
Daha önce de ifade etmiştim. Adamlar Hicaz bölgesinden bizi çıkarmak için on binlerce adamlarını oraya sevk ettiler. Önce misyoner olarak sevk ettiler. Bedevi Arapları kendi taraflarına çekip Müslüman Osmanlı'nın karşısına çıkardılar. Öyle vahim olaylar cereyan etti ki insan bunları duyduğu zaman gözleri yaşarıyor.
Senelerce hizmet edilen dünya, hizmetini gördüğü insanları sırtından hançerledi. Onun için tarihimizi çok iyi bilmemiz lazımdır.
Adamlar hala bu milletin cesametinden endişe ediyorlar. "Ya bir uyanırlarsa" düşüncesiyle çeşitli planları, programları hayata geçiriyorlar.
AB adı altında bir topluluğa bizi almak isterken, Kopenhag Kriterleri dediğimiz kriterlere baktığımızda bu milletin tamamen şahsiyetinin, kimliğinin yok olduğunu görüyorsunuz.
Mesela adam, "Tek asker olacak. Ama benim tasarrufumda olacak. Tek bayrak olacak. Tek para birimi olacak" diyor. Bunları hayata geçirdiği zaman "ben" diye bir şey kalmıyor.
Senin askerin olmadı mı, bayrağın olmadı mı egemenlik dediğin şey ne oluyor?
Fakat şunu bilmek lazım ki biz, Türk milleti olarak tarihte en büyük hileleri teşhis ve tespit ederek, bütün tehlikelerden, açık alınla sıyrılmış bir milletizdir. Bu bariz yönümüz de unutulmamalıdır." (Prof. Dr.
Haydar Baş, Niçin Türkiye eserinden)