(Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın değişik eserlerinden derlenmiştir)
"Aile fertlerinin birbirlerine olan sevgisi ve hürmeti, karşılıklı hak ve vazifeleri, onların her birinin psikolojik ihtiyaçlarının da bir ifadesidir. Nitekim bir kadın, erkeğin himayesine muhtaçtır. Erkek ise kadının muhabbetine, nezaketine ve de manevi desteğine muhtaçtır. Çocuklar, anne-baba şefkatine, anne-baba ise büyük bir nimet olan çocuklarının sevgisine muhtaçtır…
İnsan ruhu, aile içindeki duygu hiyerarşisi ve kompozisyonu içinde Allah'a (c.c) doğru rucü eder. Çünkü her şey Allah'tandır. Her şey O'ndan kaynaklanmıştır ve O'na dönecektir. Bu sebeple aile (tabir caizse) Allah'a (c.c) gidişte ilk konaklama yeridir…" (İman ve İnsan eseri sh:148)
Kadın herşeyden önce anadır
Kadın her şeyden önce bir anadır. Sabır, şefkat ve merhametle çocuğunu yetiştirir ve terbiye eder ki, bir baba çocuğu yetiştirmede bu derece sabır ve merhamet gösteremez.
Zira kadının yaradılışındaki hususiyet, onu yüce ve farklı yapan sır iç âleminde baskın olan merhamet, şefkat, anlayış ve sabır gibi vasıflardır. Kadının bu vasıfları, aile ortamında anneliği yaşamasıyla beraber ortaya çıkar ve anne bu özellikleriyle toplumları, cemiyetleri, devletleri meydana getirecek, kâinata şekil verecek olan o varlığı, yani insanı yetiştirir…
Kadının mülkiyet ve tasarruf hakkı vardır. Kadın, müstakil olarak mülk sahibi olur ve mülkünde dilediği gibi tasarruf edebilir… Kadın, evlenirken bağımsız olarak tercihini kullanır…
Kadın bir ana, insanı yetiştiren bir muallime olması sebebiyle ayrı bir yere ve şerefe sahiptir. İslam'da kadın, onurunu zedelemeyecek bir biçimde çalışma hakkına sahiptir. Ancak çalışmakla mükellef tutulmamıştır. Çünkü kadının geçimini temin etmek gibi bir mükellefiyeti yoktur. Onun geçimi bekârsa, babasının, evliyse kocasının veya oğlunun üzerinedir. Bu maişetin helalinden olması da şarttır…" (Veda Hut. İnsan Hak. eseri sh:144)
Terbiyede taklit esastır
"Terbiyede taklit esastır. Yani siz, çocuğun mantığına hitap ederek, ona anlatarak onu adam edemezsiniz. Akşama kadar konuş, konuş bir şey elde edemezsin. Ona bir mesele anlatırsın ama o çocuğu istediğin noktaya taşıyamazsın. O bir haldir, davranış biçimidir. İşte onu ortaya koyacaksın.
Herkes Peygamberi (s.a.a.v) hayatına geçirmekle yarış yapacak. Hangi konuda? Kuran-ı anlamada. 'Ben, Kuranı anladım'. Ama kim gibi? Hz. Muhammet (s.a.a.v) Efendimiz gibi.
Eğer sen, O'nun sünnetini, hadislerini devre dışı bırakırsan olmaz. Çünkü Kuranı en iyi anlayan kimdir? Hz. Peygamberdir. Hayatına en güzel geçiren kimdir? Hz. Peygamberdir. Anlatan kimdir? Hz. Peygamberdir.
Şimdi sen, O'nun anlatmasından, uygulamasından şüphe edersen, o senin anladığın Kuran, Kuran olmaz. Ne olur? Senin kendi kafandaki fitnen olur…" (Hikmetin Sırları eseri sh:288)
Hayat arkadaşı seçimi
"Allah (c.c) sevdiği insanı çoğu zaman en yakınlarının diline ve gönlüne hakkı koyarak ikaz, irşat veya teselli eder, yol gösterir.
Bu cilve sebebiyle kişi, hem hayat arkadaşını, hem dostlarını gönlünü Allah'ın (c.c) tecellisine layık hale getirmiş olanlardan seçmelidir ki, ilahi rahmetten istifadesi çok olsun…(Dava eri evlenirken maddesi için değil, manası için bir yardımcı aramalıdır. Yüce gönüllü bir eş seçmelidir.) (Rahmet-el lil Alemin eseri 1. cilt sh:84)