Prof. Dr.
Haydar Baş'ın gazetemizde 29.08.2013tarihli yayımlanan yazısıdır
Dünkü yazımızda Suriye'ye muhtemel müdahalenin bu ülkeden çok Türkiye'nin zararına olacağının altını çizmiştik.
"Böyle bir savaş ortamında nihai hedef Türkiye'nin bölünüp parçalanmasıdır" demiştik.
Dahil oldukları icraatlar göz önüne alındığında gelinen noktanın siyasi hesabı bir yana ciddi bir ahiret vebali olduğu da ortadadır.
Cenab-ı Hakk, Maide Sûresi'nde masum bir cana kıymanın vebaline dikkat çekmiştir: "Kim bir cana kıymamış ya da yeryüzünde bozgunculuk yapmamış olan bir canı öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de onu yaşatırsa, bütün insanları yaşatmış gibi olur." (Mâide Sûresi, 32)
Resulullah (sav) Müslümanın vasıflarını ve Müslümanın Müslümanın üzerindeki hakkını buyururken, onu düşmana teslim etmeyeceğini belirtir:
"Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, ona hıyanet etmez, ona yalan söylemez, Onu düşmana teslim etmez. Onu yardımsız bırakmaz. Müslümanın, diğer Müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır." (Buhari, Mezalim, 3; Müslim, Birr 58; Tirmizî, Birr 18)
Müslümanı öldürmek ise, kâfir işi olarak tanımlanır: Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
"Dikkat ediniz! Mü'mini öldürmek kâfir işidir. Mü'mine sövmek fâsıkların vasfıdır." (Câmiü's-Sağîr, 2/1435)
Bugüne kadar Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Tunus'ta, Mısır'da ve Suriye'de akan kan Müslüman kanıdır. Sebepsiz yere bu kanı akıtan ise rahmetten kesilir: Resul-i Ekrem (sav) şöyle buyurmuştur:
"Kim, yarım sözcükle de olsa bir Müslümanın öldürülmesine yardım ederse kıyamet gününde Yüce Allah'ın huzurunda, alnına 'Bunun Allah'ın rahmetinden nasibi yoktur' diye yazılmış olarak getirilir." (İbn Mâce, Diyât 1)
"Ruhum kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki, ümmetimden bazıları, (Müslümana) zulmü engellemeye takatleri olduğu halde geri durup zalimlere yağcılık yapanlar, kabirlerinden maymunlar ve domuzlar suretinde diriltileceklerdir." (Deylemî, Kenz'ul Ummal, 5605, 3/83; Suyutî, Durr'ul Mensur, 3/127).
Son olarak tarih boyunca İslam âlemine kan ve gözyaşından başka bir şey vermeyen Batı ile beraber hareket edenlerin halini aktaralım:
Bu kişiler hakkında Cenab-ı Hakk, Al-i İmran Suresi'nde şöyle buyuruyor: "Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah ile hiçbir bağı yoktur." (Âl-i İmran Suresi, 28)
Bir tarafta gençliği, ayet ve hadisler ile Allah rızası istikametinde yaşama gayretiyle geçmiş kişilerin bugün Hıristiyan dünyaya hizmet eden icraatları, diğer yanda Müslümanların hamisi görülmeye başlanan Ortodoks Rusya.
İlk defa Yeni Mesaj gazetesinin dünyaya duyurduğu habere göre, ABD'nin Ortadoğu'daki en önemli adamı kabul edilen Suudi Arabistan İstihbarat Başkanı Prens Bender bin Sultan, Putin'in Suriye'ye sahip çıkan tavrını değiştirmek için Rusya ya bir ziyarette bulundu.
Prens Bender, Suriye'ye verilen destekten vazgeçmeleri halinde Putin'e şunları teklif etti:
* Rusya dünya petrol piyasasında baş olacak.
* Rus gazıyla Avrupa piyasasında rekabet edilmeyecek.
* Suudi Arabistan Rusya'dan 15 milyar dolarlık silah satın alacak.
Rusya lideri Putin bu teklifi reddetmiştir. The Telegraph gazetesi, Suudi Prens'in Esad'ın devrilmesi yolunda uluslararası destek ve muhalifler için silah ve eğitim sağlama çabalarını yürüttüğünü kaydetti.
Petrolün derdindeki bir Müslüman, binlerce Müslümanın kanının akmasına engel olmaması için bir Hristiyan'a işbirliğinde bulunuyor.
Ama karşısındaki bunu kabul etmiyor. Putin'in bu tavrı, bugüne kadar düşmeyen kale Suriye için olduğu kadar İslam âlemi için de çok önemlidir.
Epey zamandan beri Rusya, İslam âlemini koruma - kollama siyasetindedir. Bu hiçbir zaman Batıdan görülmeyecek bir tavırdır. Elbette ki Rusya, İslam âlemini yakın zamanda kendine dost edecek, siyasette birliğini temin edecektir.
İslam devletlerinin bağımsızlıklarını koruma ve kollama da Rusya'nın İslam dünyasına desteği benimsenilen, takdir edilen yeni bir dostluk kapısıdır.