Prof. Dr. Haydar Baş'ın 13.05.2016 tarihli yazısıdır.
Kur'an-ı Kerim kendilerine uyarıcı gönderilmesine rağmen, ikazları dinlemeyen, Allah'a karşı azgınlık içinde olan, fesad ve sapkınlık içindeki kavimlerin helakini anlatır. Nuh kavmi, Ad kavmi, Semud kavmi, Lut kavmi, Medyen ashabı, Eyke halkı, Firavun, Haman, Karun, Sebt Ashabı, Tübba halkı, Karye ashabı, Fil ashabı, Sebe halkı, Ebu Leheb bunlardan bazılarıdır.
Allah'ın emirlerine karşı gelerek helak olan kavimler elbette bu kadar değildir. Nuh kavmi suların altında kalmıştır; Ad kavmi şiddetli bir rüzgar, azgın bir fırtına ile yok edilmiş; Lut kavmi büyük bir depremle toprağın altına gömülmüştür. Semud kavmi, Hz. Salih'in "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur" dediğinde isyan etmiş ve helak olmuştur.
Hz. Peygamberin ümmeti için diğer ümmetler gibi toplu helak olmaması O'nun duasının bereketidir. İbn Abbas'tan gelen rivayet şöyledir: "
Rabbime ümmetimden dört şeyi kaldırması için duada bulundum. Onlardan ikisini kaldırdı, diğer ikisini kaldırmadı. Gökten gelen taş yağmasını, yerden çıkan boğmayı kaldırmasını; onları fırkalara ayırmamasını ve birbirlerine hınçlarını tattırmamasını istedim. Onlardan recm ve yerden çıkan boğmayı kaldırdı; öldürme ve kargaşayı kaldırmadı.
" Hakikaten bugün İslam ümmeti, Kur'an-ı Kerim'de helak olunma sebepleri azgınlıkları yaşadığı halde, helak olan kavimler gibi toplu ölümlerle cezalandırılmamakta. Ancak fitne, kargaşa ve birbirine düşme halini yaşamaktadır. Bunun yanında, belalar sağanak sağanak yağdığı halde, nedenini ve niçinini sorgulayacak ferasetten uzaktır. Savaşın eşiğindeki Türkiye'de de toplum genelinde ahlaki çöküntü hâkimdir. Kimse bunların asıl nedenini düşünmemekte; bambaşka gündemler ile ekranlara yansıyanları seyretmektedir.
Oysa
asıl neden; Allah'ın rızası istikametinde bir yaşam tarzının terk edilmesi ve basit menfaatler uğruna İslam ölçülerinin bırakılmasıdır. 'Ben ne dersem o olur' yaklaşımı maalesef sonumuz olmuştur. Şehit cenazeleri, Alevi-Sünni kamplaşması, açlık, fuhuş vs. bunlar esasen "ne için yaratıldığını unutan" bizlerin uğradığı büyük belalar değil de nedir?
Eğer, şikâyet ettiğimiz hayatın değişmesini istiyorsak, 'Allah benden razı mı' ölçüsüne dönmeye mecburuz.